Translate

17 Eylül 2013 Salı

Akıllı Deliler

Yazarların melankolik olduğu söylenir hep.
Mutluyken yazamaz sanki insan. Bir yerde geçiyordu "çocuklarınızın mutlu olup olmadığını anlamak için günlük tutup tutmadıklarına bakın, ancak mutsuz çocuklar günlük tutacak kadar yalnızdır" diye.

Hakikaten öyle midir? Tüm yazarlar yalnız mıdır? Veya yalnızlığı mı seçerler ? Yazmaya devam etmek için kronik bir yalnızlık ve melankoli mi gerekiyor yani?
Küçükken ara ara bende günlük tutardım. Sürekli yazdığım dönemlerin hep bunalımda olduğumu sandığım bluğ çağ dönemlerim olduğunu fark ediyorum. Ne zaman ki çok mutlu, güzel bir şeyler başıma gelmiş aylarca kalemi elime almamışım.
Bunun üzerine düşündümde bu satırları şuan yazmamın evdeki yalnızlığımla ve sevgilimi yeni uğurlamış olmamla bir ilgisi var mı acaba? Şüphesiz var :)

Mutsuzluk yalnızlık, çaresizlik, öfke,hayal kırıklığı, paranoya,saplantı, uykusuzluk... Bütün bunlar bir yazarın en büyük ilham kaynakları bence. Hepsine iyi geliyor yazmak. Üstelik bu duygulardan güzel malzeme çıkartıyor ve yazma eylemini bir duygu şölenine dönüştürebiliyor. Delilik aslında aklı başında bir biçimde ortaya konulduğunda göz kamaştırıcıdır ve herkesin içinde vardır. Ancak asıl sorun deli insanların herkesin algılayacağı şekilde bütün olanları ortaya koyamamasıdır. İşte bir yazar bunu yapabiliyor ve ani deliliğini yazarak ifade edebiliyorsa burda mucize başlar. Ben buna akıllı delilik diyorum. Bence akıllı delilik harika bir şey. Deliliğin yaratıcı enerji olarak dışa vurumu yani...Deliliğe övgüde bulunan kişilere batığımızda aslında çok da sıradan insanlar olmadıklarını görüyoruz. Zaten sıradan olan normal değil midir? Heyecansız olan ingilizcede "plain" diye bir kelime var. tam karşılığı sıradan, düz, normal,özelliksiz orjinal olanın zıttı gibi... İşte tam da bu anlatmaya çalıştığım. Delilikle ortaya çıkan ise yaratıcı enerji.Ve dünyayı değiştiren de bu değil mi zaten... Bakın Charles Bukowski bile ne demiş:

Bence asıl fark bunun farkına vardığımızda ortaya çıkıyor zaten Sayın Bukowski :) Aynı sizin gibi...

Benim içimdeki deli bir anda ortaya çıkıp ce ee diyip içeri kaçabiliyor. İşte öyle anlarda yazmak beni iyileştiriyor, sakinleştiriyor, ve sanırım en önemlisi ortaya bir şey çıkarmış ve iz bırakmış olmak içimi rahatlatıyor. Çünkü bence bu dünyadaki en büyük günah hiç bir şey üretmemek. Bomboş yaşamak.
en berbat hissettiğimiz zamanlar aslında, en çok hiç bir şey yapmak istemediğimiz zamanlardır. Oysa ki bir şeyler yapmaya bir şeylerle uğraşmaya da en çok o zaman ihtiyacımız vardır. Hani derler ya mutlu olmak istiyorsan başkalarını mutlu et, çaba harca aynı onun gibi.



Tamam demiyorum ki delilik yapın illa. Zaten zorla olmaz bu işler.
İçinizden gelicek. Çılgın bir fikir sizi dürtcek,yerinizde duramayacak birşeyler yapmak isteyeceksiniz... Öyle olmasa bile, kalkın sizde eğer kötü hissediyorsanız hemen bir iş bulun kendinize. Her zaman yaptığınız işlerden değil. farklı, yaratıcı olun. Dünyaya faydalı bir iş...

Gidip bir yere ağaç dikin mesela, yada kek pişirip çocuklara dağıtın. Parktaki köpekleri besleyin.Yaşlı komşunuzu ziyaret edin. Gönüllü olarak bir yardımda bulunun işte ne biliyim.
Fark yaratın bir gün için bile olsa. Görüceksiniz, gününüz değişecek ve tabi sizde ....