Translate

9 Şubat 2015 Pazartesi

Yeni hayat

2  Hafta sonra gidiyoruz buralardan.
Oben'in işi nedeniyle Cezayir'e taşınıyoruz.
1  sene kadar orada olucaz.
Yeni bir ülke, yeni ev, yeni bir macera...
Bizi neler bekliyor bilmiyorum, ama birden fazla duyguyu birarada yaşıyorum.
Hüzün,heyecan,merak,endişe,mutluluk,korku,tedirginlik,umut,hayaller..
Lina olmasa yine endişe eder miydim? Tedirginlik hisseder miydim acaba diye sorguluyorum kendimi
Cevabım "Biraz endişe ederdim" oluyor.

Ben oldum olası yeniliği, değişikliği sevmişimdir.
Yeni yerler, yeni kültürler beni hep cezbetmiştir.
Dünyada hiç bir yer için "görmek istemem" cümlesini kuracağımı sanmıyorum.
En berbat , en yoksul, en pis,en kalabalık,en soğuk, en sıcak,en farklı... bu liste uzar gider ama
işte her "en" diye nitelediğimiz coğrafya, tam da o sahip olduğu "en" dolayısıyla görülmeye değerdir bence.
Çünkü normal, sıradan olan size fazla bir şey katmayacaktır. Asıl cevap "enlerde"
Hayat da böyle değil mi zaten.
Bizi geliştiren, yontan, törpüleyen, yerden yere vuran veya bulutların üstüne çıkaran, hep hayatta ki enler..

O yüzden merakla ve istekle bekliyorum yeni maceramızı
Arabistan gibi kadınlar için çok iç açıcı olmayan bir ülke deneyimi bile kısa süreli de olsa bana çok farklı bir bakış açısı kazandırmıştı. Ara ara sevgilimle konuşurken aklımıza geliyor maceralarımız,gördüklerimiz yaşadıklarımız..
Güzeldi diye anımsıyoruz hep.
Umarım Cezayir içinde ileri ki yıllarda geçmişe bakıp düşündüğümüzde, aynı şekilde güzel anılarla hatırlarız.

Şuan için tek dileğim bu.
Demin de dediğim gibi bir bebekle başka bir ülkeye gitmek zor,
Az gelişmiş bir ülkeye gitmek çok daha zor.
O nedenle beni tek düşündüren kızımın sağlığı ve onun rahatlığı.
Gerisi teferruat..

Orda ki yeni hayatımızı elimden geldiğince burada paylaşacağım.
Bize bol şans dileyin ;)

8 Şubat 2015 Pazar

İlk kez Anne olanlara


 Bir kadının hayatında dönüm noktası olan bir kaç dönem vardır.
Biri ilk kez regl oldukları zamandır.
Diğeri doğum yaptıkları zaman yani lohusalık.
Ve son olarak da menapoz...
First Time Mom Advice: Do's and Dont's - such a great article! Very practical advice from a first time mother.

Bu dönemler kadınların ruhsal olarak hassas oldukları hormonal değişimler yaşadıkları dönemler olarak bilinir.

Şimdi bu kadar teknik bilgiyi herhangi bir google aramasıyla da edinebilirsiniz ancak benim anlatmak istediklerim biraz daha farklı.

Ben şu an hamile olan kadınlara ben hamileyken keşke birileri bana söyleseymiş dediğim şeyleri anlatmak istiyorum. Hani bir sürü kitap okudun ya, sen gebe kardeşim. Sözüm sana işte.
Bilimum komşu teyze, anne, kaynana, anane kendi doğum hikayeleriyle seni bunalttı ya, işte ben bu abuk subuk herkesten duyamayacağın daha gerçek ve pratik şeyler anlatacağım sana.

Şimdi öncelikle kulağına küpe olması gereken bir kaç şey var.

The Taylor House: 10 Mother's Day Printables
Doğum yaptıktan sonra nevrin dönecek.
Hani etraftan instagramda facebookda gördüğün doğum yapmış güzeller güzeli sırma saçlı, al yanaklı, saten pijamasıyla arz-ı endam eden kız arkadaşlarının fotolarına bakıp da umutlandıysan, "bende böyle pozlar vericem bebemi alıp kokusunu içime çekicem falan diye hiç umutlanma derim. Sezeryan denen illet öyle bir kaç gün şaftını kaydırıcak. Bildiğin ameliyattan çıkmış gibi hasta olucaksın. Sadece doğum gibi düşünme yani.
Burada normal doğum yapanlar için bir şey diyemiyorum deneyimlemediğim için ,ama psikoloji çok farklı olmasa gerek.

Sonra o ameliyat acısıyla bebek mi doğurdun ne oldu pek anlayamıcaksın.
Sonra o bebek filmlerdeki, dizilerdeki bebekler gibi oyuncak bebek misali uslu mu uslu sesi çıkmayan hemencecik annesini emip uyuyan bir bebek olmicak canım.

Sen bir elinde diren torbası bir elinle duvara tutunarak tuvalete zor kalkarken, o bebek başlıcak vıyaklamaya. Eey bugüne kadar tüm bebek ağlamalarına off ağlatmasınlar şu bebeği diye iç geçirip sinir olan gebe kardeşim;
İşte o an bir aydınlanma yaşıyacaksın. O an "anneaa biraz sessiz olun uyucam ya, ameliyatlıyız şurda dinlenmem lazım" diyesin gelicek ama yutucaksın kelimelerini, o an işte dank edicek kafana ulan anne oldum ben böyle bir cümle kuramam ki artık diye...O el kadar bebe sana muhtaç. Ve evet o bebeğin annesi sensin..

Sonra bir diğer konu da şu:
Bebeğinizin karnını iyice doyurun ve gazını çıkartıp yatağına koyun tarzında cümlelerle dolu kitaplar yüzünden lohusalık sendromu alıp başını gidiyor.
Gerçeğini şöyle anlatayım sana :
Emzirmek için bebeği alırsın.
I wish I knew the source of this - so beautiful.  Found through someone else's pin but the link only took me to photobucket.  Anyone?Bebek bir türlü memeni tutmaz. Aç değil mi ki acaba dersin kaldırır sırtına vura vura gazını çıkartmaya uğraşırsın. Gazı çıkmaz.
Bebek ağlamaya devam eder. Altını değiştirirsin. Bu arada bebek hala ağlamaya devam etmektedir.
O sırada evde bulunan anne teyze, kayınvalide komşu teyze odaya üşüşür.
Birisi gazı var bu çocuğun kesin der. Öbürü aç bu çocuk sütün yetmiyor der,
Bir başkası kimyon kaynatalım ben 3 taneyi kimyonla büyüttüm der.
Sense o sırada kafana sıkmak istersin.

Şimdi sana söylüyorum sevgili gebe bak bu duruma düşersen ki seni temin ederim düşüceksin.
şöyle yap:  Hepsini odadan çıkart bebeğinle yalnız kal ve içinden geçen neyse sadece onu yap. Kimseyi ama kimseyi dinleme. Çünkü sana bir haberim var "annesi sensin" ve aranızda henüz fark edemesenizde çok güçlü bir bağ var o minnacık yavru ile.

Her şeye rağmen bebeğin ağlamayı kesmiyorsa muhtemelen sorun bebeğin kolik olmasıdır(tıbbi bir rahatsızlıktan endişe etmiyorsan). Sen ne yaparsan yap hiç bir şey işe yaramıcak ve bebeğin o lanet kolik sancısını ne kadar yaşaması gerekiyorsa o kadar süre yaşayacak. Buna çözüm olarak envai çeşit şey sayabilirim sana ama her şeyin gerçeğini yazıyorum dedim yazının en başında. Yalan yok.
Google a çoktan girmiş en az 2 kitap bitirmişsin zaten daha benim yazacağım yok fön makinasını aç, yok gaz ilacı kullan, yok çocuğu ılık banyo yaptır falan gibi nasihatlerin gün doldurmak için ve kısa vadeli çözümler olduğunu anladığını umuyorum.

Bu tip çözüm önerileri seni uyutmak, umutsuzluğa kapılmanı engellemek için üretilmiş bence.
Her bir çözüm önerisini uygulaya uygulaya 1 ileri 2 geri bir bakmışsın zaten çocuk olmuş 3, 4 aylık. Pıt diye kesilmiş ağlamalar huysuzluklar.
O yüzden kendini kandırma. sabret, emin ol hemencecik geçicek. Hayat artık hep böyle geçicek sanıyorsun sen simdi. Sanma!!
Kucağa alıştı bu çocuk da dicekler, inanma!!
O el kadar bebe hala anne karnında sanıyor kendini. Huysuzluk mu yapıyor sen her kucağından bıraktığında. Gayet normal ağlar tabi..
Bebek anne sıcaklığını, kokusunu arıyor. Dünyaya adapte olamamış ki yavrucak ne yapsın.
O teyzeler ne önerirmiş acaba? üstelik bilimsel olarak bile kanıtlanmış ki 6 aydan önce bebeklerin kucağa alışma şımartılma gibi bir algılarının olmadığı tam tersine ilk 3 ay bebeğin annesiyle olabildiğince fazla birlikte ten tene temasının bebeğin gelişimine ne kadar fayda sağladığı..
O konu komşuya, bilmiş teyzelere hı hı de geç. İkna çabasına bile girme boşa enerji kaybı.
Hayır zaten kucağa alışsa ne olucak? Sana bir haberim var zaten kucağına alabileceğin topu topu 3,4 ay bebeğini. Emeklemeyi ve hatta yürümeyi keşfettiğinde o eski "cuddling" günlerini ne kadar özliyeceksin biliyor musun?
İşte o yüzden en geçmez dediğin sorunlar bile en çok 2,3 ay sürecek.
O kadar canın çıkıcak ki sen her bir günün akşamında bebeğini uyutmuş olmanın zafer sarhoşluğuyla o kadar günün nasıl geçtiğini fark etmiceksin bile.

İşte o yüzden Tadını çıkar, takma.. çek kokusunu içine unut tüm derdi tasayı...