Translate

29 Temmuz 2014 Salı

Bu da bizim doğum hikayemiz

Evet kavuştuk minik kızımla.
Hemde hiç planlı olmadı. Bir kez daha anladım ve gördüm ki siz ne kadar plan yaparsanız yapın, hayat size kendi planıyla geliyor. 
14'ü gecesi heyecanla dizi keyfimizi yapıp, bavulumu tekrar gözden geçirip doğum sonrasıyla ilgili sevgilimle, nasıl olacak ne hissedeceğiz muhabbetini yapıp yattık. Gece zaten heyecandan gözüme uyku girmedi, bir de üzerine 2 gibi sancı girmeye başlamaz mı... Önce yalancı sancıdır geçer dedim ama 1 saat devam edince zaman tutayım diye beklemeye başladım. Yerimde duramıyorum tabi, yatıyorum kalkıyorum sürekli tuvalete gitme hali,.. Sevgilimde zaten heyecandan uyuyamamıştı,bir de benim kalkıp yatmam sürekli dönüp durmam üzerine o da uyandı. Ancak hala onu heyecanlandırmak istemediğim için bir şey demiyorum. Saat 4 ü geçe tuvalete gitmek için kalkmamla suyumun gelmesi bir oldu. İşte o an baya heyecanlandım diyebilirm. Obeni uyandırdım. Hastaneye gitmeye karar verdik. Buarada sancılarım mucizevi şekilde azaldı. Hatta yok gibi bir şey... Kapıdan çıkarken ben hastaneye gitmekten vazgeçmiştim. Ama sevgilim nasılsa hastane yakın,olmazsa döner geliriz diyince bavulumuzu da alarak çıktık yola. Gecenin köründe normal doğum heyecanı yaşamak hep bu şekilde hastaneye gitmeyi hayal etmiştim kızım sağolsun bu isteğimi geri çevirmedi :)


Hastaneye gittik doktorum 2 saat sonra geldi. Bu sürede nstye bağlı geçirdim. Sabah 6 gibi doktorum suni sancı takalım, 2 cm açılman var öğlene kadar bekleyelim, öğlen açılman olmazsa sezeryana alalım dedi. Bizde tamam dedik başladık suni sancıya... 

Suni sancıdan hep çok korkmuştum. Okuduklarımdan, ve duyduklarımdan... İlk 2 saat çok yoğun olmamakla beraber sancılar düzenliydi. Dayanılmayacak gibi değildi hatta hep böyleyse süpermiş diye düşündüğümü hatırlıyorum. Daha sonra sancılar iyice azaldı, bir terslik olduğunu anlasam da durumdan şikayet edecek durumda değildim. Aç ve susuz olmak ve sürekli nstye bağlı olmak çok rahatsız edici bir durum. 

Sonuçta öğlen oldu, doktorum geldi tekrar bir muayene ve hiç açılma yok... 
Ve doktorum istersen devam ederiz ama sen çok yorulursun 2 günde doğurmayı göze alırım diyorsan devam edelim dedi. Tabi ki o kadar perişan olmaya gerek var mı zaten öğlen 2 de sezeryan için gelip de kızıma kavuşacaktım gece gelmeseydik... Ve sonuçta planlanandan 1 saat erken yani saat 1 de sezeryana alınıyorum. Maaile herkes yanımda, gitmeden önce. Benimse tek derdim, sezeryana gidiyorum saçım başım rezalet, ter içinde aç susuz geçen saatler bembeyaz bir surat :/ oysa ki kuaföre gidip saçlarımı yaptırıp öyle gitmeyi planlamıştım. Aman ne büyük sorun dimi ama :))) şaka bir yana giderken bunları düşünerek oldukça rahat ve neşeli girdim ameliyata. Ama normal doğumun olağanlığı, doğallığı ne yazık ki sezeryanda olmuyor. Ne kadar rahat olsam da ameliyata gidiyor olmanın verdiği bir tedirginlik de vardı aslında. Sevgilim ailem ve arkadaşlarım hepsi tarafından uğurlandım. Fotoğrafları sunay abla çekeceği için bir kez daha sevindim ve ne kadar iyi bir karar verdiğimizi düşündüm. Çünkü tanımadığım birisindense, teyzem saydığım sunayın benimle ameliyathanede olacağını bilmek bana manevi olarak büyük bir güç verdi.

Ameliyathane bildiğiniz gibi soğuk, sevimsiz... Doğum için bile olsa oraya girmek pek hoş değil.. Anestezi uzmanı ve diğer doktorlar hemşireler o kadar tatlı ve iyilerdi ki, her şeyi açıklayarak, anlatarak iyi miyim diye sorarak yapıyorlardı. Epudralin takımı bana biraz korkutucu geliyordu ama sorun olmadan dediklerini aynen yapmaya çalışarak durdum ve herhengi bir sorun yaşamadık neyseki. Ve gelelim gerisine, epudral takılınca yavaş yavaş belden aşağımı hissetmemeye başladım. Aynen bir felçli gibi. Ve boynumdan aşağısını çarşafla ayırarak beni tavana bakar vaziyette kurbanlık koyun misali bıraktılar desem yeridir. Yani o an aynen böyle hissediyordum. Daha sonra dokunmaları ve kesilmeyi hissediyor ama acı hissetmeden merakla yatıyordum. Başımdaki doktorlardan birisi çok az kaldığını birazdan kızıma kavuşacağımı söyledi ki sadece 5 dk olmuştu. Bu kadar çabuk olacağını tahmin edememiştim ama gerçekten de kızımın bas bas bağırarak ağlayarak çıkmasıyla anladım ki bu kadar çabukmuş gerçekten :) yan tarafımda hemşireler kızımı alıp temizlemeye başladılar. Yüzünü hala görememiştim ama sesi,bedeni ve varlığı tüm odayı doldurmuş ve beni ağlatmaya çok çok yetmişti. Bir an önce getirmelerini kucağıma vermelerini istiyordum ama sanki o 5 dk bana yarım saat gibi geldi. Çocuk doktorunun tamamen sağlıklı olduğunu söylemesi biraz olsun rahatlatsada kızımla tam olarak kavuşamamıştık işte. Ve o muhteşem an: kızımı boynuma yatırdılar. Çok kısa bir süre de olsa yanak yanağaydık göz yaşlarım yanaklarını ıslatmış olmalı yanağımı emerek dilini çıkararak tepki verdi miniğim. Sonra aldılar Linoşumu kuvezde yukarı çıkarmak için. Herkes benden önce kızımı görecekti yukarıda. O anda doktorum (hala karnımda bir şeyler yapıyordu zaten) "miyomun var onu da alıyorum" dedi. Bende şaşkınlık ve yorgunluktan tam olarak algılayamamıştım neler olduğunu ama doktoruma güvendiğim için sadece bir "tamam" diyebildim. İşte bu aşamadan sonrası tam bir azap oldu benim için. İnanılmaz bir ağrı hissediyordum sırtımda ve belimde. Bir ara midem de bulandı sanırım 15 dk filan daha sürdü ameliyat. Normalde sezeryan olanların bu acı verici kısmı yaşamadıklarını tahmin ediyorum. Çünkü eğer yaşıyorlarsa "sezeryan çok rahat acısız, ağrısız alıyorsun kucağına bebeğini 2 gün sonra da kalkıveriyosun" muhabbeti gerçek olamazdı. Ameliyat bittikten sonra bir süre bir yerde bekledim. O bekleme durumu da ayrı azap doluydu. O kadar ağrım vardı ki istemsiz titriyordum. Sonunda yukarı götürmek için hasta bakıcı ve hemşire geldiler. O an ise tekrar sevgilimi annemi görebileceğim, ve en çokta kızımı rahatça kucağıma alabileceğim için şükrediyordum. Odaya geldiğimde ağrıdan sesim çıkmıyordu. Konuşamayacak kadar kötüydüm. Annemler sonradan baya endişe ettiklerini söylediler. Çok kötü görünüyormuşum. Epüdralin düğmesine basıp biraz olsun ağrımı azaltmaya çalışarak geçti o günüm. Birde oldukça güçlü ağrı kesici iğne yapıldı. Ama kızımı kucağıma alıp emzirmeye başlayınca , işte o an tüm ağrılarım geçiyordu. Sanki emzirirken kucağımdayken, tek önemli olan oydu, onun iyiliği, rahatlığı. Gerisi teferruat...



Kızımın Sunay'la ilk selfie'si 

İlk gün gece çok zor geçti. Ağrılar bir yandan, linanın bakımı diğer yandan... Neyse ki annem vardı. Bir önceki gece de neredeyse hiç uyumadan hastanede olduğum için yorgunluk ve uykusuzluk had saffadaydı. Havanın sıcak olması da cabası. Sonuçta geçirdik bir şekilde o günleri... Zordu ama hep şükrettim. Sağlıklı bir kızım var ve çok ama çok güzel diye. Sevgilim de bende böyle başka bir sevginin olabileceğini bilemezdik sanırım. Şimdi 17 gün oldu hayat onun etrafında geçiyor. Gece gündüz birbirine girdi ama ne kadar uykulu da olsam o suratı gördüğüm anda tüm yorgunluk, uykusuzluk yok olup gidiyor. 40'ını iple çekiyorum o ayrı... Sonra 3 ayı bitsin diye bekleyeceğim sonra 6... :) ama sanırım iple çeksem de çekmesem de pır diye geçip gidicek bugünler... 
İlk bayramımız 15 günlük Lİna

18 günlük 


İşte bizim doğum hikayemizde böyleydi... Eğer normal doğum yapsaydım miyom görülmeyecekti ve belki bir kaç ay sonra tekrar aynı acıyı çekip ameliyat olmak zorunda kalıcaktım. Her işte bir hayır vardır sözü ne kadar doğru. Bazen sadece hayırlısını istemek lazım sanırım. Oyüzden normal, sezeryan önemli değil. Önemli olan sizin ve bebeğin sağlığı. Bence her doğum güzel zaten bir mucize...Bir can geliyor dünyaya nasıl kötü olabilir ki...


14 Temmuz 2014 Pazartesi

Lina'ya kavuşmaya son 1 :)

Evet olduk mu sana 40 haftalık. Gelir gelir dedik ama tembel çıktı bizim kız :)
Yarın büyük gün 15.07.2014
Saat 14.30 gibi her ne kadar çıkmak istemese de çıkarıp kollarımıza alacağız minik Linamızı inşallah :)
Ben hep sancım başlar apar topar hastaneye gideriz filan diye umut etmiştim ama kısmet böyleymiş demek ki

Tek isteğim sağlıkla kavuşmak gerisi önemli değil artık.
Bu gece sevgilimle kendimize güzel bir dizi ziyafeti çekeceğiz. Uzun bir süre başbaşa rahat vakit geçiremeyeceğimizi düşünürken bir de baktım takip ettiğimiz dizilerin yeni bölümleri günlerden sonra gelmiş :) Şansımıza bak dedim içimden ve hemen akşam programını yapıverdik. Yarın için gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra bilgisayarın karşısına kurulup keyif yapacağız.
Şu anda bu yazıyı yazmak da aklımdaki yapılması gerekenlerden biriydi.
Duygularım karışık
Bazen duygusala bağlıyorum bazense sanki ben değil başkası doğurucakmış gibi hissediyorum. Bazen nasıl olacak diye düşünmekten kendimi alamıyorum  ama Zaman zaman da, sadece bu gecenin anın tadını çıkarayım diyorum. Gerçekten bildiğim tek bir şey var o da hayatımın en özel, en inanılmaz deneyimini yaşayacağım ve bunun için çok sabırsızlanıyorumm :))))

Artık doğumu ve neler yaşadığımızı anlatmam ne kadar sürer bilmiyorum ama biraz bekleyeceksiniz :)

Wish me Luck!!!

12 Temmuz 2014 Cumartesi

39. Haftayı bitirirken

Ve evet hala hamileyim ve doğurmadım. Her gün en az 5 kişiye durum güncellemesi yapıp hayır doğurmadım diye beyanat vermek ve belki hareket edersem doğum hızlanır diyerekten temizlik işine girmek dışında yaptığım bir şey yok.ev de yapılacak iş kalmadı bu seferde kendimi yemek yapmaya verdim. Zaman geçmiyor ve beklemek ne fenaymış 😏 her akşam sevgilim geldikten sonra yürüyüşe gidip 1 saat yürüyoruz ama yürümekle olmuyormuş bu işler. Hurma da hızlandırırmış doğumu diyorlar o kadar hurma yiyorum yok, tık yok 😑

Dışarısı çok sıcak, arabayla uzun mesafelere gitmek istemiyorum. Zaten gitsem kuru yaz sıcağında Ankarada nereye gideyim... Kısacası bu çocuk hiç bana çekmemiş. Gayet sabırlı, olgun ve prensipli aynı babası hasbam 😏 tam gününü bitirmeden çıkmıyacak bizide böyle bekleticek. Rahat tabi içerisi sende haklısın miniğim ama gel artık yoksa annen sıcaktan buharlaşmazsa, sıkıntıdan patlayacak ve sen öyle çıkacaksın içimden 😄 

En son doktor kontrolünde doktorumuz, pazartesiye kadar gelmezse, pazartesiden sonra sezeryanla alalım dedi. Bizde daha fazla beklemek istemiyoruz. Her ne kadar normal doğumu o kadar çok istesem de...hayırlısı bakalım hala 2 günümüz var ama bizim cimcimenin umru değil yerleşti içeriye ancak zorla alıcaz ordan heralde ☺️ 

Artık tek muhabbet doğum olduğu için de rüyalarıma giriyor. Dün gece rüyamda doğurduğumu ama bebeğimi bana göstermediklerini filan gördüm. Kabus gibiydi. Saatler geçiyor ama bebeği getirmiyorlar bir türlü ben gidip bakıcam diye yollara düşüyorum sonunda sokaklarda kayboluyorum.... Evet tam kabus 😁 neyse ki rüyaymış diye uyandım sabah

Üstelik, bu yine iyi uyuduğumun göstergesi diye sabah mutlu uyandım. Çünkü bir önceki gece sabaha karşı o kadar çok sancım oldu ki zaman tutayım aman geliyor mu gelmiyor mu yalancı sancı mı diye düşünmekten ve ağrıdan 3 saat uyuyamadım. Sonuç yalancı sancı tabiki 😞 hayır boşu boşuna sancı çektiğimemi yanayım, bir işe yaramadığına mı yoksa uykusuz geceme mi... Sevgilimi de uyutmadım yatakta dönmekten, o da heyecan yaptı tabi ama hepsi boşuna. Neyse işte böyle artık son 3 gün. Herhalükarda geliyor miniğim 🙏☺️ Sonunda kavuşacağız. Bir deadlineımız olması bizi rahatlattı baya. Sezaryenin nimetlerinden yararlanıp güzelce hazırlanır gideriz artık diye de kendimize moral yapıyoruz. Ne yapalım sağlıkla gelsin de sıpa yeterki, varsın normal doğum olmasın...
Bir daha ki yazım da Linoşumun fotolarıyla süslü bir doğum hikayesi yazısı olacağını umar sevgiler saygılar dilerim efendim 😊 

4 Temmuz 2014 Cuma

38.hafta sabırsızlığı

Evet su an itibariyle 38. Haftami bitirmek uzereyim. Pazar günü 39 oluyoruz ama bizim kızın pek çıkası yok :( artık gelsin diye konuşuyorum anlatıyorum her şey hazır seni bekliyoruz diyorum ama nafile...keyfi yerinde içeride galiba çünkü zaten sipsivri olan karnım hiç aşağı inmedi bile :/
Dün biraz olsun midemin altında bir boşluk oluştu sanki gibi geldi bana. Sonra nazlı geldi o da aşağı inmiş biraz sanırım dedi. Bende bir sevinç, bir sevinç... Sevgilimde akşam bana da biraz inmiş gibi geldi dediyse de daha yolumuz var bence. Haftaya gelsin ben ona da razıyım.
Tek derdim çıkmak istemezse risk oluşacağı için belli bir süre sonra sezeryan olmak zorunda kalmak:( 
Kendimi normal doğuma bu kadar alıştırmışken, her şey gayet yolunda giderken mecburen sezeryan olmak hiç istemediğim bir durum. Ama düşündükçe içinden çıkamıyor ve sağlıklı gelsin de miniğim en önemlisi o diyorum :) 

Artık hazırlıklar tamam, Cezayir'e gideceğimiz için Linaya oda yapmadık. Zaten evde bir misafir odamız birde yatak odamız dışında giyinme odası olarak kullandığımız bir odamız vardı. Giyimme odamızdan vazgeçemeyeceğimiz için tek şansımız misafir odasını bozmaktı. Ancak misafir odası benim tutturukluğum yüzünden açılır kapanır bir kanepeyle gayet kullanışlı ve daha az yer kaplayan bir biçimde dekore edilebilecekken, 2 tane bazalı tek kişilik yatakla gayet otel odası kıvamında olduğundan o kadar para verip aldığımız yatakları ne yapacağımızı bilemedik 😏 zaten derler ya 7. Aydan önce bir şey hazırlanmaz diye, biz 7 aylık olsun düşünürüz hele diye ertelerken, sevgilimin iş durumu kesinleşti ve biz doğumdan 2 ay sonra Cezayire gidiceğimiz için bebek odası fikrini tamamen rafa kaldırdık.
Kaldırdık kaldırmasına ama özenme, heves etme durumları öyle kolay rafa kalkmıyor neyazık ki...

Özelliklede anne ve ananeler için :) annem odasını benim yapmam lazımdı hiç bir şey yapamadım diye tüm çarşı pazar ne bulsa alıp gelerek nerdeyse Lina'nın her şeyini tamamladı. Ben beşikmiş sepetmiş hiç istemeyip , gereksiz bulmuştum. Arkadaşlarımda hep sakın almamamı beşik ve sepetlerin sadece 2,3 ay kullanıldığını park yatağı almamı tavsiye etmişlerdi. Biliyorsunuz park yatakları 2 yaşına kadar kullanılmalarının yanında hemde çok kullanışlı ve ergonomik. Her yere taşıyabiliyor, tatile bile yanınızda götürebiliyorsunuz. Biz park yatağını almış, başka bir yatak planımız yokken annem  ilk torunum hemde kız bebek bu çocuğun süslü bir beşiği olmasın mı? Diye tutturmaz mı :) annemi ikna edemedik tabi ama o bizi etti .. Ve mothercare'den sevimli mi sevimli beyaz bir beşik aldık. Şimdi de sıra o beşiğin süslenmesi kısmındaydı ki anneme göre çok daha önemli bir aşamaydı. İşte o sırada canım arkadaşım Tuğgen yetişti imdada. Babyshower'ımı adan zye hazırlayan hakkını ödeyemeyeceğim canım arkadaşım... Beşiği öyle güzel süsledi ki hepimiz bayıldık. Şimdi iyiki almış annem beşiği diyoruz. Tuğ daha başka şeylerde yaptı doğum için merakla bekliyorum... 
Lina'ya özel kapı süsü mesela...




2 gün önce her şey bitti hazır artık. Lina gelince beşiği kendi odamıza alacağız. Şimdilik misafir odasında tüm eşyalarıyla ıvır zıvırlarıyla o odayı işgal etmiş durumda... Bir tarafta ana kucağı bir tarafta puseti, banyo leğeni, park yatağı, kıyafet dolabı, banyo eşyaları, kremleri... Bir bebeğin bu kadar eşyası olabileceğine inanamıyor insan ilk başta... 



Şimdi her şeyimiz hazır olduğuna göre gelsin benim minik kokoşum diyorum. Bekletmesin bizi. Günler geçmiyor çünkü artık... Her gün onun o minik pembe eşyalarına bakıp bakıp iç geçiriyoruz... 

Doğuma kadar yazmak isityorum. İleride Lina okusun o gelmeden neler olmuş görsün istiyorum.. Bakalım haftaya da yazacağım sanırım bu gidişle... Dua edin bana... :)