Translate

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Tunus: Yasemin kokulu bir ülke...

Tekrar merhaba,
Yine uzun zaman oldu yazmayalı
Tunus gezimizi yazmak istedim ama o kadar dolu dolu geçti ki Haziran ve Temmuz ancak zaman bulabildim ne yazık ki...
Sonunda Haziran başında oturumlarımız çıktı ve biz en yakınımızda görmeyi istediğimiz yere; Tunus'a kısa bir kaçamak yaptık. Nisan ayından beri sıcak olan havalar Mayıs ayında top yapmışken ve üstüne bir de Alger de denize ve havuza girme girişimimizin Shereton' da kapıdan çevrilip, sadece otel müşterilerine açık olduğunu öğrenmemizden sonra deniz tatili için Türkiyeye gitmeyi bekleyemezdik.

Ve 5 günlük bir tatil planı yaparak Tunus'un Antalya'sı diyebileceğimiz Hammamet'e gitmeye karar verdik.
Bizim Alger'den hava yolu olarak sadece 2 seçeneğimiz vardı. Biri Air Alger diğeri Tunus air.

Uygun olan bilet Tunus air'daydı bizde ondan aldık biletleri (ki Air Algerden bin kat iyi olduğunu duymuştuk) ama uyarıyorum siz siz olun Türkiye'den gelirken 2 kuruş ucuz diye Tunus air'e binmeyin :) Thy den şaşmayın derim.
Tamam biraz abartıyorum tabiki ama Lina'yla bu kadar pis bir ulaşım aracına daha önce binmemiştik. Yalnız , çocuksuz, seyahat ediyorsanız çokta sorun olmaz heralde.. Ancak her tür rotara ve kötü servise de razı olacaksınız.

Gelelim Hammamet'e. Otellerin çoğununun kalite ve hizmet anlayışı kesinle dünya standartlarında ama Hammamet'in merkezini görünce anlıyorsunuz ki Kuzey Afrikadasınız. Az gelişmişlik ve yoksulluk çok rahat hissedilirken otelde lüks ve konfor içinde Akdeniz sahillerinde hizmet kalitesinde Türkiye otellerine çok yakın bir standartta tatil yapabilirsiniz. Biz uzun bir araştırmadan sonra uluslararası bir zincir otel olduğu için Raddisson Blu da kaldık. Çok da memnun kaldık. Yemekler gayet iyiydi ama Tunusta olduğunuzu unutup Türkiyedeki otellerin açık büfeleriyle kıyaslamadık tabi. Ki yine de benim beklentimin üstündeydi aç kalmadık. Lina'nın yiyebileceği bir sürü farklı çeşit yemek bulabildim en azından. 



Giderken yanıma aldığım 4 kavanoz hazır meyve ve sebze püresi ve yogurtlar boşa gitti.

Bu bizim Linayla ilk başbaşa tatilimizdi. Daha önceki tatilleri hep annemlerle yapmıştık.
Nasıl geçiceği konusunda kafamızda soru işaretleri olsa da denemeden bilemezdik. Üstelik sevgilim çok yoğun çalıştığı için otelden bile çıkmadan havuz, deniz,kumsal ve oda arasında geçen bir tatil yapmak istediği için fazla bir yer gezmedik ve bu konuda önceden konuşup anlaştık.

Lina tam olarak 11 aylıktı. Yani Tam sürekli yürümek istediği elinden tutup yürütmemiz gerektiği için 2 dakika oturamadığımız dönemde gittik. Ama iyi ki gitmişiz dedik. Çok dinlendik diyemem tabi ama ne de çok yoruldup dönmek istedik. Tam kararında oldu tatilimiz diyebilirim. Sevgilimin Lina'yla uzun vakit geçirmesi baba kız özlem gidermeleri çok iyi oldu. Hatta öyle ki Lina babasına yapışık yaşadı 5 gün, o yüzden bana da çok iyi geldi :)  Sevgilim Linayı bol bol yürüttü, oyun oynadı, hatta babası yedirince daha çok yemek yiyor diye yemeğini bile Oben yedirdi. 
Sabahları mama sandalyesinde bir süre sonra huysuzlanan Lina'yı, ben kahvemi yudumlarken babası çocuk parkına götürüyordu. Sabah uyku saati tam da kahvaltımızı bitirdiğimiz zamana denk geldiği için kahvaltıdan sonra odaya çıkıp Lina'yı uyutup bizde yarım kalan uykumuzu uyuyorduk.


Denize pek giremedik çünkü deniz bildiğimiz Akdeniz olmasına rağmen açık deniz olduğu için, çok dalgalıydı. Haziran ayında bize öyle denk geldi sanırım , her zaman böyle değilmiş çünkü. Lina'nın denizle ilk tanışması dalgaların köpükleriyle oldu o yüzden. Zaten Daha çok havuz kenarında oturduk.

Akşamları normalde Lina 8'de uyumaya alışık bir çocuk. Zamanı geldiğinde huysuzlanıyor ve uyumak istiyor. Orada bu saate uymamız çok zordu o nedenle bizde biraz esnek davrandık. Lina da çok sorun yaratmadı 9, 9 buçuk gibi yattı genellikle bizde o uyuduktan sonra balkonda film izleyerek vakit geçirdik.

Çocukla tatil zor evet ama çok nazlı ve uyumsuz değilse çocuğunuz ve sizinde hem geziyim hem uyuyup dinleneyim gibi ebeveyn olarak gerçek üstü beklentileriniz varsa çocuksuz gidin tatile yada hiç gitmeyin derim. Siz çocuğa uymak zorundasınız. Güzel bir plan ve otel seçimiyle bence çocuklu tatil gayet güzel geçecektir. Yemek konusunda açık büfe otellerde çok sorun yaşamayacağınızı düşünüyorum. Yinede vazgeçilmezleri yanınızda götürmek lazım, ne olur ne olmaz. Örneğin ben o dönem Lina'ya formül mama verdiğim için oda da kettle olması benim için olmazsa olmazdı.
Bir de otelin,çocuk dostu olması da çok önemli bence. Bizim kaldığımız otel o açıdan çok başarılıydı zaten kalanların yarısından fazlası çocuklu ailelerden oluşuyordu.



Bu tatilimizden bir şey daha öğrendik. Kesinlikle çocuğunuzla ayrı odalarda yatmaya alıştıysanız hem siz hemde o rahat edemiyor. Lina uyku eğitimine kolay adapte olmuş ve uykuyu seven bir bebek oldu hep. Uyku saatini 4 aylıkken 8 olarak ayarlayıp o zamandan beri hiç değiştirmedim. O zamanlarda bile gece uyanmaları çok sık olmamakla birlikte odasını da 3 aylıkken ayırmıştım. Siz ne kadar tutarlı olursanız uyku rutini konusunda çocukta ona o kadar bağlı kalıyor ve hep o düzeni istiyor. Kesinlike çocuklar düzen seviyor.  Biz şanslıydık çünkü Cezayir de düzenini bozucak aksatıcak bir hayatımız yok. Her şey Lina'ya göre ayarlı ki zaten sosyal anlamda gidecek çok fazla yerde olmadığı için uyku düzeni harikaydı.

Ama işte tam da düzenli düzenli giderken tatilde aynı odada hemde uyku saatini geçirip uyumak daha doğrusu Lina'yı uyutmak baya zor oldu. Bir de o uyuduktan sonra sessiz olmaya çalışmak. Normalde kendi kendine uyuyan çocuk Bizi gördüğü için uyumak istemedi. Baya bir zorlandık ama Sonunda çözümü Lina'nın yatağını odanın girişindeki alana koymakta bulduk. Ordan ayağa kalkınca bizi göremediği için sorun çözülmüş oldu. Ama bu da bize ders oldu artık daha büyük oda tutmamız gerektiğini öğrenmiş olduk. Bir dahaki sefere suit hatta teraslı veya bahçeli bir oda çok işimize yarayacaktır.


Tunus havaalanından hammammet'e taksiler genelde fiks 50 dolara götürüyor. Ama siz yinede pazarlık yapın Tunusta her yerde pazarlık yapmak lazımmış. Her şeyin fiyatı bir anda yarıya düşüyor çünkü. Hammamet marina'ya gidilmeli bir gün de deniz ürünleri yemek için. Risotto ve deniz ürünlü makarna çok başarılıydı ve fiyatlar gayet makul. Çok fazla restoran var ama taksicinin tavsiyesiyle biz Restaurant La Bouillabaisse' ye gittik. Zaten hemen caddenin en başında.


Tunus'un simgesi kapıları. Normal sıradan bir kapı görmedik. Her evin kapısı mavi, kırmızı boyalı ve çivilerle süslenmiş. Tunus'un simgesi olmuş diyebilirim ve magnetler , seramikler hep bu kapılardan esinlenilmiş. Ve yasemin çiçekleri...mis gibi yasemin kokan sokaklar yasemin satan çocuklar...

Bu kapılarının güzelliğine bayıldığım için magnetleri ve seramikleri hep kapılı olanlardan seçtim. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim marina bölgesi 20 sene öncesinin Antalya - Kemerini hatırlattı bana. Türkiyede görebileceğiniz her türlü hediyelik eşya da burada da satılıyordu zaten.

Yazının başında dediğim gibi Cezayirden sonra Tunus bize çok iyi geldi. Bir kere turistik, rahat ve hoş görülüler. Turistlere alışık oldukları için yardımsever, misafirperver davranıyorlar. Türkleri çok seviyorlar. Hatta girip ıvır zıvır birşeyler aldığımız market sahibi amca bir çikolata fazladan verip bizim atalarımız aynı sayılır ülkeme hoşgeldiniz dedi. :)
Şark kurnazı olup turist kazıklamak isteyende vardır elbet ama bize rastlamadı. Taksiciler, marketçiler hep iyi niyetli yardımseverdi. Cezayirde artık şikayet etmekten yorulduğumuz hizmet sektörünün rezilliğinden sonra Tunustaki servis ve hizmet standartların üstünde geldi diyebilirim.
Sokakta kısacık şortla yürüyebilmek, ve bir çok İtalyan ve İngilizin de Tunus'u tatil için tercih etmesi dolayısıyla sokakta her yerde turist görmek de cabası...

Bütün bunlar bir yana biz döndükten sadece 2 hafta sonra bizim kaldığımız yere 40 dakika uzaklıktaki bir 5 yıldızlı otelin plajında İŞİD saldırısı gerçekleşti. Tüm ekonomisini turizm üzerine kurmuş bir ülke için bu durum çok ama çok acı ne yazık ki. Tunus'lular için çok ama çok üzgünüm. Tunus'tan 
ayrılırken bir dahaki sefere Tunus merkezde kalıp tarihi ve turistik bir gezi yapalım diye konuşmuştuk. Hatta Cezayir'e bu kadar yakın böyle rahat deniz turizminin olduğu bir ülke varken üstelik vize derdi de yokken kesin birkaç kere daha geliriz demiştik. Ama sanırım yakın gelecekte Tunus gezi planlarımızda yer almayacak.. Umarım en kısa zamanda  Tunus dendiğinde insanların aklına ilk gelen tek şey tekrar  yasemin kokulu bir Akdeniz ülkesi olur...










































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder