Translate

27 Haziran 2013 Perşembe

Dubai vol1

Dubaiden bildiriyorum,

Dubai’yi görmek için en uygun zaman olmasa da sevgilim işlerini ayarlamışken ve uygun bilet bulmuşken bu fırsat kaçmaz diyerek, 5 günlük bir Dubai macerasına tamam dedik. Türkiye’den Dubai’ye o kadar uygun ve ucuz havayolları var ki, kışın denize girmek ve alışveriş yapmak için daha sık gelinmeli diyor ve genel bazı bilgiler veriyorum. 
Ben Air Arabia havayollarıyla tek gidiş biletini yaklaşık 270 tl gibi oldukça uygun bir fiyata aldım. Aynı zamanda Fly Dubai, ve Pegasus havayolları da bu civarda fiyatlara uçuyorlar. Yol İstanbul’dan 4 saate yakın sürüyor o yüzden THY veya Emirates de sırf konforlu uçuş için tercih edilebilir. Çünkü bu ucuz havayollarında çalışmaya giden OFN’lerle (other foreign nationalities) yolculuk etmeniz demek oluyor ki pek hoş bir deneyim değildi şahsen.

Otel konusunda biz her zaman ki gibi Booking.com’u tercih ettik.  Dubai de o kadar kaliteli ve lüks otel seçeneği var ki yolculuğunuzu ne kadar erken planlarsanız o kadar lüks bir otelde ucuza kalabilirsiniz. Fiyatlar oldukça uygun ve Türkiye’de hayli pahalı ve lüks olarak nam salmış uluslararası otel zincirleri Dubai de gayet ulaşılabilir fiyatlara. Üstelik 3 veya 4 yıldızlı otellerin kalitesi Türkiye’deki ortalama 5 yıldızlı otel ayarında diyebilirim. Sonuçta 3 günde zar zor karar vererek seçtiğimiz otelimiz ödediğimizin karşılığını fazlasıyla bize verdi ve bizi gayet tatmin etti.

Dubai de diğer orta doğu ülkelerinden oldukça farklı bir sürü şey göze çarpıyor. Bir söz geliyor aklıma hemen; "Herkesin araba sahibi olduğu ülke değil herkesin toplu taşımayı tercih ettiği şehirler gelişmiştir". Dubai bu önermenin biraz dışında kalıyor ama sonuçta ortadoğuysa eğer söz konusu olan her şeyiyle farklı değil midir dünyadan? 
Herneyse...
Biz araba kiraladık Ama aslında oldukça gelişmiş bir toplu taşıma sistemi var. Hem metro ağı hemde otobüs hatları şehrin tüm atraksiyonlarına rahatlıkla gitmeniz için tasarlanmış. O yüzden Dubai insanı şaşırtıyor. Ultra teknolojik metro ve istasyonları çok lüks ve modern. Aynı zamanda otobüs durakları ve otobüslerde tertemiz, gürültüsüz ve doğa dostu. Hepsinin klimalı olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ama bir noktanın altını çizmek istiyorum. Tüm otobüs durakları kapalı birer tüp görünümünde ve buz gibi klimalı. Bunların yanında genellikle toplu taşıma kullananlarda OFN’lerden başkası değil. Çünkü Expatlar ve yerel halk hep zengin, çok zengin :)  lüks arabalarıyla geziyorlar.








                                                 DUBAI MARINA




Bu mevsimde gündüz saatlerinde dışarıda yürümek, çalışmak imkansıza yakın bir durum. Ben hayatımda böyle sıcak görmedim demek istiyorum. Cayır cayır yanıyor hissi bir tarafa ayak tabanlarınızdan başınızın tepesine kadar sanki bir fırının içindeymişsiniz gibi pişiyorsunuz. Ama bu durum tüm hayatın o şekilde planlanmasına neden olmuş. 
Her yer klimalı, tuvaletler, otobüs durakları, arabalar, marketler, mağazalar, ve bu durum ilk başta sizi aptala çeviriyor. Dışarısı 45-50 derece iken, içeri girdiğinizde bir anda 20 dereceye merhaba deyiveriyoruz J
Hani derler ya her şey aşırıya kaçtığında durumlar tersine döner. Eğer hava sıcaksa ince giyinirsiniz, hava çok ama çok sıcaksa ne kadar çıplak olursanız bu durum artık size faydadan çok zarar getirir. İşte o hesap. 
Dışarda çalışan işçilere bakınca anlıyor insan hepsinin uzun kollu giyinmiş olması gözüme çarpıyor. Güneşten korunmak ancak mümkün oluyor olmalı…
Otelden çıkıyoruz. 
Otelin serin ama tüyleri ürpertmeyecek seviyeye ayarlanmış klimasına o kadar alışmışız ki, sıcak hava dalgası üzerimize gelince aptallaşıyoruz. 
Hava hem nemli hem çok sıcak. Bir anda dışarısının saunadan ciddi anlamda farkı olmadığı aklımdan geçiyor. 5 dakika bile yeterli oluyor, sırılsıklam olup boncuk boncuk terlemek için. Ve arabaya atıyoruz kendimizi klima sonuna kadar açık. 10 dakika sonra unutmuşuz yine dışardaki sıcağı keyfimiz yerinde. 
Sonra bir alışveriş merkezine giriyoruz. Kapalı otoparka girip arabayı park ediyoruz. Ve burası daha da sıcak. Kapalı mekan ısıyı muhafaza ediyor ve fırına girmişiz gibi bir his. Hızlı adımlarla alışveriş merkezinin içine doğru yürüyoruz. Ve içerisi serin. 
Önce hoşumuza giden serinlik sonra beni oldukça üşütmeye başlıyor. Sonra gözlem yapıyorum, içerde kimse çok yazlık giyinmemiş zaten. Bizim gibi cahil turistler dışında. Herkes pantolonlu veya uzun kollu bir şeyler giymiş. Sonra alışveriş merkezinin girişinde “respectful clothing” yazısı dikkatimizi çekiyor. Belli bir giyim kuralı varmış meğerse alışveriş merkezlerinde . Dizlerin ve omuzların görünmemesini gerektiren. Önce garipsiyorum ben. Dubai’deyiz ya. Özgürdü hani herkes.
Kimse kimseye karışmıyor.
Sonra anlıyoruz ki bu tamamen alışveriş merkezine denizden çıkıp bikiniyle bile gelinebileceği durumların önüne geçmek için uygulanan bir kural. Durumdan haberimiz olmadığı için,  şortum ve askılı bluzumla  geziyorum .

Önce Arabistan deneyimlerim pek hoş olmadığı için tedirgin oluyorum ama sevgilim bana her gördüğü şortlu askılı kıyafetliyi göstererek beni rahatlatıyor. J 
Ve evet hiçbir sorun olmuyor. Kimse kimseyi uyarmıyor, bakışlardan dahi rahatsız olmadan saatlerce dünyanın en büyük ve ihtişamlı alışveriş merkezini geziyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder