Dubaiden bildiriyorum,
Dubai’yi görmek için en uygun zaman olmasa da
sevgilim işlerini ayarlamışken ve uygun bilet bulmuşken bu fırsat kaçmaz
diyerek, 5 günlük bir Dubai macerasına tamam dedik. Türkiye’den Dubai’ye o
kadar uygun ve ucuz havayolları var ki, kışın denize girmek ve alışveriş yapmak
için daha sık gelinmeli diyor ve genel bazı bilgiler veriyorum.
Ben Air Arabia
havayollarıyla tek gidiş biletini yaklaşık 270 tl gibi oldukça uygun bir fiyata
aldım. Aynı zamanda Fly Dubai, ve Pegasus havayolları da bu civarda fiyatlara
uçuyorlar. Yol İstanbul’dan 4 saate yakın sürüyor o yüzden THY veya Emirates de
sırf konforlu uçuş için tercih edilebilir. Çünkü bu ucuz havayollarında çalışmaya
giden OFN’lerle (other foreign nationalities) yolculuk etmeniz demek
oluyor ki pek hoş bir deneyim değildi şahsen.
Otel konusunda biz her zaman ki gibi Booking.com’u
tercih ettik. Dubai de o kadar kaliteli
ve lüks otel seçeneği var ki yolculuğunuzu ne kadar erken planlarsanız o kadar
lüks bir otelde ucuza kalabilirsiniz. Fiyatlar oldukça uygun ve Türkiye’de
hayli pahalı ve lüks olarak nam salmış uluslararası otel zincirleri Dubai de
gayet ulaşılabilir fiyatlara. Üstelik 3 veya 4 yıldızlı otellerin kalitesi Türkiye’deki
ortalama 5 yıldızlı otel ayarında diyebilirim. Sonuçta 3 günde zar zor karar
vererek seçtiğimiz otelimiz ödediğimizin karşılığını fazlasıyla bize verdi ve
bizi gayet tatmin etti.
Dubai de diğer orta doğu ülkelerinden oldukça
farklı bir sürü şey göze çarpıyor. Bir söz geliyor aklıma hemen; "Herkesin araba sahibi olduğu ülke değil herkesin toplu taşımayı tercih ettiği şehirler gelişmiştir". Dubai bu önermenin biraz dışında kalıyor ama sonuçta ortadoğuysa eğer söz konusu olan her şeyiyle farklı değil midir dünyadan?
Herneyse...
Biz araba kiraladık Ama aslında oldukça
gelişmiş bir toplu taşıma sistemi var. Hem metro ağı hemde otobüs hatları
şehrin tüm atraksiyonlarına rahatlıkla gitmeniz için tasarlanmış. O yüzden Dubai
insanı şaşırtıyor. Ultra teknolojik metro ve istasyonları çok lüks ve modern. Aynı
zamanda otobüs durakları ve otobüslerde tertemiz, gürültüsüz ve doğa dostu. Hepsinin
klimalı olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ama bir noktanın altını çizmek
istiyorum. Tüm otobüs durakları kapalı birer tüp görünümünde ve buz gibi
klimalı. Bunların yanında genellikle toplu taşıma kullananlarda OFN’lerden başkası
değil. Çünkü Expatlar ve yerel halk hep zengin, çok zengin :) lüks arabalarıyla geziyorlar.
DUBAI MARINA
DUBAI MARINA
Bu mevsimde gündüz saatlerinde dışarıda yürümek,
çalışmak imkansıza yakın bir durum. Ben hayatımda böyle sıcak görmedim demek
istiyorum. Cayır cayır yanıyor hissi bir tarafa ayak tabanlarınızdan başınızın
tepesine kadar sanki bir fırının içindeymişsiniz gibi pişiyorsunuz. Ama bu
durum tüm hayatın o şekilde planlanmasına neden olmuş.
Her yer klimalı,
tuvaletler, otobüs durakları, arabalar, marketler, mağazalar, ve bu durum ilk başta
sizi aptala çeviriyor. Dışarısı 45-50 derece iken, içeri girdiğinizde bir anda
20 dereceye merhaba deyiveriyoruz J
Hani derler ya her şey aşırıya kaçtığında durumlar tersine
döner. Eğer hava sıcaksa ince giyinirsiniz, hava çok ama çok sıcaksa ne kadar çıplak
olursanız bu durum artık size faydadan çok zarar getirir. İşte o hesap.
Dışarda
çalışan işçilere bakınca anlıyor insan hepsinin uzun kollu giyinmiş olması
gözüme çarpıyor. Güneşten korunmak ancak mümkün oluyor olmalı…
Otelden çıkıyoruz.
Otelin serin ama tüyleri
ürpertmeyecek seviyeye ayarlanmış klimasına o kadar alışmışız ki, sıcak hava
dalgası üzerimize gelince aptallaşıyoruz.
Hava hem nemli hem çok sıcak. Bir anda
dışarısının saunadan ciddi anlamda farkı olmadığı aklımdan geçiyor. 5 dakika
bile yeterli oluyor, sırılsıklam olup boncuk boncuk terlemek için. Ve arabaya
atıyoruz kendimizi klima sonuna kadar açık. 10 dakika sonra unutmuşuz yine
dışardaki sıcağı keyfimiz yerinde.
Sonra bir alışveriş merkezine giriyoruz. Kapalı
otoparka girip arabayı park ediyoruz. Ve burası daha da sıcak. Kapalı mekan
ısıyı muhafaza ediyor ve fırına girmişiz gibi bir his. Hızlı adımlarla
alışveriş merkezinin içine doğru yürüyoruz. Ve içerisi serin.
Önce hoşumuza
giden serinlik sonra beni oldukça üşütmeye başlıyor. Sonra gözlem yapıyorum,
içerde kimse çok yazlık giyinmemiş zaten. Bizim gibi cahil turistler dışında. Herkes
pantolonlu veya uzun kollu bir şeyler giymiş. Sonra alışveriş merkezinin
girişinde “respectful clothing” yazısı dikkatimizi çekiyor. Belli bir giyim kuralı
varmış meğerse alışveriş merkezlerinde . Dizlerin ve omuzların görünmemesini
gerektiren. Önce garipsiyorum ben. Dubai’deyiz ya. Özgürdü hani herkes.
Kimse kimseye karışmıyor.
Sonra anlıyoruz ki bu tamamen alışveriş merkezine
denizden çıkıp bikiniyle bile gelinebileceği durumların önüne geçmek için uygulanan
bir kural. Durumdan haberimiz olmadığı için, şortum ve askılı bluzumla geziyorum .
Önce Arabistan deneyimlerim pek hoş olmadığı için
tedirgin oluyorum ama sevgilim bana her gördüğü şortlu askılı kıyafetliyi
göstererek beni rahatlatıyor. J
Ve evet hiçbir sorun olmuyor. Kimse kimseyi uyarmıyor, bakışlardan dahi
rahatsız olmadan saatlerce dünyanın en büyük ve ihtişamlı alışveriş merkezini
geziyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder