Ve tekrar Arabistan’dayım. Bu sefer daha ilginç bir
deneyim oldu buraya gelmek çünkü Dubai’den buraya geldik. Hal böyle olunca
ister istemez, biraz daha zor geldi plajlarda gezerken, abayamı tekrar üstüme
geçirmek, trafiğe ve çevredeki
düzensizliğe alışmak. Yine de şikâyetim yok sevgilimle beraberiz ya… :)
Daha geleli birkaç gün olmasına rağmen bana yazacak
malzeme çoktan çıktı bile… Dubai yazısını yazarken şunu fark ettim, ne kadar gelişmiş bir
ülkeye giderseniz anlatacak konu o kadar azalıyor. :) Eminim Türkiye’ye gelen
turistlerde çok fazla anlatacak konu buluyorlardır döndüklerinde. O yüzden seviyorum değişik
kültürleri bize, hatta dünyanın çoğuna yabancı gelen, uygulamaları ve bu alışkanlıklarla yaşayan insanları gözlemeyi
ve anlatmayı.
Burası ilk Ortadoğu tecrübemdi. Sevgilimden Ortadoğu’nun
her ülkesi hakkında bir sürü hikaye dinlemiştim. Evet, az çok fikrim vardı. Ama
gözlerinizle görmeniz, teninizde hissetmeniz, koklamanız gerekirmiş meğerse. Evet kokusu var buraların. Hiç bir yere benzemeyen...
Ortadoğu’ya geldiğinizde farklı bir dünyaya geliyorsunuz resmen. Türkiye’ye Döndüğümde dumur olmam, bir iki hafta kendime gelememem de
bundan kaynaklanmıştı sanırım. Bahsettiğim 3,5 günlük bir gezi değil ama biraz
uzun kalınca burası sizi yutuyor sanki. Bu topraklar büyülü gibi. İçine girince
yavaş yavaş yoğuruluyorsunuz. Dünyanın geri kalanı bir tarafta, siz başka bir tarafta
kalıyorsunuz sanki. Hayat yavaş işliyor. Sanki her şey yavaşlatılmış. Hayatın Kuralları
farklı, ilişkiler, politika, ekonomi bile farklı işliyor.
İşte bunlar arasında şaşıra şaşıra yaşayıp giderken
birden kendi alışık olduğunuz dünyanıza döndüğünüzde afallıyorsunuz bir süre. Hangisi
gerçek? orası mı? Burası mı? Sanki boyut değiştirmiş gibi geliyor bir süre sonra…
İşte Ben bunları düşünürken bir de Mısırlı bir adamla Gezi olayları, Mısır ve Tahrir üzerine bir sohbet edince,
hah dedim. Tam bir Ortadoğu deneyimi yaşıyorum şu an.
Tüm Ortadoğu halklarının özellikle tuzu kuru
olanlar değil Tunus, Mısır, Suriye gibi kanlı devrimler yaşamış ve hala
yaşamakta olan halkların Türkiye’ye bakışı farklılaşmış durumda. Hepsi bize hayran…
Türkiye ekonomik açıdan iyi, demokrasisi oturmuş, AB ye girmeye aday bölgenin
en istikrarlı devletiyken böyle büyük bir ayaklanma çıkıyorsa Türkiye’de
Başbakanın çok büyük bir hatası olmalı nelerin hesabını yanlış yaptı ki, bizim
liderlerimizin durumuna düştü diyorlar. Hala Erdoğan’ın büyük hatayı devam
ettirdiğini ve bunların benzerini yaşadıklarını, halka kulak tıkayan polis
şiddetini arttırıp olayları küçümseyen liderlerin uzun dönemde sonunun pek de
iyi olmadığını söylüyorlar. Ama hepsinin söylediği bir şey var. Bizi gülümseten
göğsümüzü kabartan : “O nasıl güzel direniştir, nasıl barışçıl, nasıl sevgi, hümanizm
ve zeka dolu direniştir öyle” diyorlar. Öyle valla diyoruz. Biz böyle
direniriz, hiç beklenmeyen bir anda diriliriz.
MeaşAllah diye araya girip inşAllah diye devam ediyorlar.
Bizde tekrarlıyoruz İnşallah… İngilizceye yeni bir anlam katıyor bu ortak
kelimelerimiz. Ortak başka bir dil konuşuyoruz İngilizce gibi gözüken. İşte o
an daha iyi anlıyorum, bizim de içimizde varolan Ortadoğuluyu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder