Translate

10 Mart 2013 Pazar

8 Martın Ardından...

Yazamadım ne yazık ki kaç gündür ama sizde hak verirsiniz ki buradaki son günlerim ve çok hızlı geçiyor zaman . yapacak bir sürü şey, görülecek o kadar çok yer vardı ki ben bile gelirken Arabistan’ın bana bu kadar fazla şey sunacağını tahmin etmemiştim.  Cidde ve Mekke sonrasında dönerken Taif ve Arafat da inanılmaz değişik ve ilginçti benim için. Bu coğrafyada farklı bir şeyler var artık buna inanıyorum. Bir enerji ya da insanı içine çeken bir şey.... Hem nefret ettiren boğan ve sıkan ama bir o kadar da gözlerini alamadan seyrettiren, kendine baktıran.
8 Mart da Arabistan da olmak aslında komik ve ironik bir tesadüftü belki de benim için. Biz gördüklerimize şaşırmakla o kadar meşguldük ki aslında 8 Martı filan unutmuştuk. Ancak tam da 8 Marta yakışır bir durum oldu burada bana hediye gibi geldi.
Cidde Arabistan’ın en modern şehri. Yabancı nüfusunun çok olması yanında, bir de Suudlarında en açık görüşlülerinin yaşadığı yer burası. Deniz kenarı olması da cabası üstelik.
Cuma sabahı uyandık ve otelden kahvaltı etmek için dışarı çıktık. Biraz arabayla dolaştıktan sonra deniz kenarında yolda giderken cafelerin olduğu bir yerde durduk. Ama gözlerimize inanamadık. Cuma namazı saatinde starbucksın önünde denize nazır, kadınlar ve erkekler beraber oturuyorlardı. Üstelik kadınların hepsinin de başı açıktı. Ben öyle sevindim öyle sevindim ki sanki hemen oturup bu anın tadını çıkaramazsak elimizden alınacakmış gibi, bulduğum bir masaya oturuverdim. Oturanların hepsi Avrupalı veya Amerikalıydı ama olsun bu bana verilen en büyük kadınlar günü hediyesi oldu diyebilirim. Denize karşı başımı örtmeden sevgilimle oturdum ve Mutavva filanda gelmedi daha ne olsun J Üzerimdeki Abaya haricinde her şey sanki İstanbulda veya her hangi modern bir ülkedeymiş gibiydi. Ama sonra namaz bitti ve aile bölümü tekrar açıldı ve bizimde deniz sefamız böylece sonlanmış oldu. Yine de aile kısmına çıkınca (içerideki) daha önceden resmini çekip koymuştum perdelerle ayrılmış bölümleri olan bir aile bölümü yapmamışlar normal bir starbuckstı yani. J Dediğim gibi Cidde gerçekten farklıydı. Ayrıntılı yazacağım daha sonra.
Kısacası 8 martta böyle bir güzellik yaşadım. Ama hava burada iyiden iyiye ısındığı için artık gündüz abaya ile dolaşmak tam bir işkence halini aldı. 35 derecede içinize ne kadar ince giyerseniz giyin simsiyah sentetik abaya ile pişiyorsunuz. Arabada sürekli klimayı sonuna kadar açtığım için sevgilim hasta olacak diye korkuyorum artık :/ birde uzun yolda gelirken her 100, 200 km de bir check pointler oluyor. Buralarda polisler plaka kontrolü yapıyor ve ihbara göre arabaları durdurabiliyor. Buralara yaklaşırken ben başımı örtüyorum. Dikkat çekmemek veya sorun yaşamamak adına. Düşünün ki 1000 km yol geliyorsunuz. Hava 35 derece güneş tepede, abaya ile bile zor duruyorum, bir de her saat başı bir telaş, check pointe geldik kapa başını…. Anlatırken bile sinir geliyor…

Daha önceden paylaştığım starbucks resmi. Aile bölümü bu şekilde perdelerle oda oda ayrılmış. Burası Riyad. 

Burası da Cidde de sahil kenarı bir Starbucks. Oturanlar kadın erkek. Aile bölümü değil aslında "Single section" ama namaz saatinde izin vermişler...

Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bizim Türk erkekleri de batılı erkeklerde aslında daha şanslı. Neden mi? Tersten düşünelim birazda. Şimdi düşünün, karınız anneniz kız kardeşiniz hepsi size bağımlı. Devlet dairesine yalnız gidemez, pasaport çıkartamaz, evde ne bitti haydi markete, gereklileri alın getirin, çocukları dışarı çıkarın, gezdirin.  Karınıza poşet taşıtmayın, dışarıda her tür konuşmayı siz yapın. Çocukların Okuluna görüşmeye,  çocukları maçlara, spora siz götürün. Arabanın bakımı, benzini, evin çalışanları, hepsiyle siz ilgilenin. Maddi olarak her şey ama her şey sadece erkeğin sorumluluğunda olsun. Haydi böyle bir hayat düşünün.  Tersten bakınca aslında Suud erkeklerinin de işi zor. Ne dersiniz? Bence bizim Türk erkekleri 1 hafta dayanamaz bu tempoya isyan eder.
Benim annem, evin her eksiğini bilir eve ne alınacak, ne atılacak, kimin doğum günü, kimin doktor randevusu, kime gidilecek kimden gelinecek, veli toplantısı, evin aidatı, tüm faturaların ödenmesi, banka işleri, bizimle ilgili büyük, küçük her şey annemin görev tanımına girer. Daha unuttuğum neler neler… Eminim sizin de etrafınızdaki kadınlar böyle. Annelerimiz, bizler… Kadındır evi çeken çeviren evi yuva yapan, sevgiyle, şefkatle uğraşır çünkü. İşte budur bence kadınları özel yapan.  O yüzden emekçidir tüm kadınlar çünkü sevgi, emek ister. Tüm kadınların geçmiş kadınlar günü de kutlu olsun o zaman…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder