Translate

11 Temmuz 2013 Perşembe

Ramadan Kareem!!

Dünden beri inanılmaz bir kum fırtınası var dışarıda. Klimaların duvarla birleştiği noktalardan yani iğne deliğinden bile kum giriyor içeri. Hani bir toz kokusu vardır. Bilir misiniz? İşte o toz kokusu sarıyor evin içini. Üstelik bitmek bilmeyen bir süre boyunca.  Önce diyorum ki bir cam açayım evi havalandırayım. Şartlı refleks. Sonra hatırlıyorum tekrar cam açamayacağımı dışarısı içeriden beter. Böyle bir çaresizlik işte evin içinde.
Bir de her yer kırmızı bir toz katmanı oluyor evin içinde. Masayı bir siliyorum ki bez kıpkırmızı. Nasıl giriyor içeri bu toz inanılır gibi değil. Yerler de çıtır çıtır kum…
Çok sinir bozucu.
Klimayı çalıştırmak en mantıklı çözüm oluyor genellikle. Böylece biraz daha az hissediliyor toz kokusu. Geçen geldiğimde 2 kere olmuştu kum fırtınası. Ama sadece 1 ‘er gün sürmüştü. O sırada dışarda olmak da çok kötü. Çünkü göz gözü görmüyor. İnanılmaz bir toz bulutu. Her yer birbirine karışmış yerdeki çöpler bile havada uçuşuyor.

Bu seferki kum fırtınası ise bana çok uzun geldi. Dün sabah başladı hala devam ediyor. :/
Geçen sefer anlatmıştım, Suudların yaşadıkları evleri. Yüksek pencereli ve hep genellikle duvarların ardında diye.  Yüksek pencereli olmasa da evlerin pencereleri buzlu cam.

Normal camlı ev yok denecek kadar az burada. Ev ne kadar kapalı ve penceresizse o kadar çok tercih ediliyor ve değeri artıyormuş. Bana mezar gibi geliyor. Oldukça klostrofobik bir durum. Pencereye çıkayım dışarı bir bakayım, hava nasıl, dışardan gelen ses ne gibi sorulara cevap bulamıyorsunuz. Pencereden bakmayı unutun.
Balkon desen zaten yok. Müstakil evlerin bazılarının balkonları, Teras ya da bahçeleri olabiliyor. Ancak onlarda yine etrafı kapalı olmak kaydıyla tabi ki.
Güneş doğdu mu ? Hava karardı mı? Bir haber yaşıyorlar. İçerde hep aynı çünkü klimayla aynı hava, ışıklar açık, aynı aydınlık.
Gündüz mü gece mi belirsiz, önemsiz de zaten.
İşte böyle burada ev halleri. Allahtan compoundlarda(yabancılar için oluşturulan büyük siteler) bizim alışık olduğumuz tarzda evler var.
kaynak: http://patokallio.name/photo/travel/SaudiArabia/Jeddah/AlBalad_CoralHouses.JPG
Genellikle müstakil ve büyük camlı, bahçeli evler. Abaya’yla kapanmak yetmezmiş gibi, güneşe, aydınlığa alışık bünyeler nasıl yaşar mezar gibi kapalı evlerde, saklanarak…
Apartmanlarda camların renkli veya koyu renk olması dikkat çekiyor. 

Bu tarz müstakil evlerde de duvarların örtemediği yerler de pencereler yine vitray kaplı renkli camlarla kapatılmış durumda. 

Hep merak ettim burada kadınlarda kesin D vitamini eksikliği vardır diye. Zaten kadınların yüzleri görünse soluk ve cansız tenleri dikkat çekerdi bence.

Nasıl bir ikilem düşünsenize dünyanın en sıcak, en çok güneş gören ülkesinde yaşıyorsunuz ama güneşten belki de Ruslardan bile daha az yararlanıyorsunuz. Evrenin dengesine bakın…
Tanrı bu topraklara hiçbir şey vermemiş. Bereketsiz, ağaç yetişmeyen, kupkuru uçsuz bucaksız kumdan ibaret koskoca bir Arap yarımadası. Ama bütün bunlardan mahrum ederken de tek bir şeyi mümkün kılmış. Petrol!!

Bu yazı başka noktalara gitmeden bitiriyorum. Güzel ülkemde ramazan başlayalı 3 gün oldu Oysa Türkiye dışında İslam aleminde Ramazan ayı bir gün sonra başladı yani ayın 10’unda. Burada ayın şekline bakıyorlar. Hilal olmadan ramazan ayı başlamıyor. 9’unda gece hilal çıkmamış. O yüzden kimse sahura kalkmadı. Bir gün geriden geliyoruz yani.

Dün akşam iftara gittik, ilk iftar açıldı dün. Yolda kırmızı ışıkta duran arabalara restoranların elemanları bedava yemek dağıtıyordu. İşin ilginç tarafı, yemeği verdiği kişinin, fotoğrafını çekiyorlar ki belgelensin verdiği :) Her kavşakta 3,4 kişi bu şekilde şehir merkezinde yemek dağıtıyordu. Şaşırmadım desem yalan olur J

Hayırlı ramazanlar! Arapların dediği gibi; Ramadan Kareem!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder