Translate

annelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
annelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2015 Pazar

İlk kez Anne olanlara


 Bir kadının hayatında dönüm noktası olan bir kaç dönem vardır.
Biri ilk kez regl oldukları zamandır.
Diğeri doğum yaptıkları zaman yani lohusalık.
Ve son olarak da menapoz...
First Time Mom Advice: Do's and Dont's - such a great article! Very practical advice from a first time mother.

Bu dönemler kadınların ruhsal olarak hassas oldukları hormonal değişimler yaşadıkları dönemler olarak bilinir.

Şimdi bu kadar teknik bilgiyi herhangi bir google aramasıyla da edinebilirsiniz ancak benim anlatmak istediklerim biraz daha farklı.

Ben şu an hamile olan kadınlara ben hamileyken keşke birileri bana söyleseymiş dediğim şeyleri anlatmak istiyorum. Hani bir sürü kitap okudun ya, sen gebe kardeşim. Sözüm sana işte.
Bilimum komşu teyze, anne, kaynana, anane kendi doğum hikayeleriyle seni bunalttı ya, işte ben bu abuk subuk herkesten duyamayacağın daha gerçek ve pratik şeyler anlatacağım sana.

Şimdi öncelikle kulağına küpe olması gereken bir kaç şey var.

The Taylor House: 10 Mother's Day Printables
Doğum yaptıktan sonra nevrin dönecek.
Hani etraftan instagramda facebookda gördüğün doğum yapmış güzeller güzeli sırma saçlı, al yanaklı, saten pijamasıyla arz-ı endam eden kız arkadaşlarının fotolarına bakıp da umutlandıysan, "bende böyle pozlar vericem bebemi alıp kokusunu içime çekicem falan diye hiç umutlanma derim. Sezeryan denen illet öyle bir kaç gün şaftını kaydırıcak. Bildiğin ameliyattan çıkmış gibi hasta olucaksın. Sadece doğum gibi düşünme yani.
Burada normal doğum yapanlar için bir şey diyemiyorum deneyimlemediğim için ,ama psikoloji çok farklı olmasa gerek.

Sonra o ameliyat acısıyla bebek mi doğurdun ne oldu pek anlayamıcaksın.
Sonra o bebek filmlerdeki, dizilerdeki bebekler gibi oyuncak bebek misali uslu mu uslu sesi çıkmayan hemencecik annesini emip uyuyan bir bebek olmicak canım.

Sen bir elinde diren torbası bir elinle duvara tutunarak tuvalete zor kalkarken, o bebek başlıcak vıyaklamaya. Eey bugüne kadar tüm bebek ağlamalarına off ağlatmasınlar şu bebeği diye iç geçirip sinir olan gebe kardeşim;
İşte o an bir aydınlanma yaşıyacaksın. O an "anneaa biraz sessiz olun uyucam ya, ameliyatlıyız şurda dinlenmem lazım" diyesin gelicek ama yutucaksın kelimelerini, o an işte dank edicek kafana ulan anne oldum ben böyle bir cümle kuramam ki artık diye...O el kadar bebe sana muhtaç. Ve evet o bebeğin annesi sensin..

Sonra bir diğer konu da şu:
Bebeğinizin karnını iyice doyurun ve gazını çıkartıp yatağına koyun tarzında cümlelerle dolu kitaplar yüzünden lohusalık sendromu alıp başını gidiyor.
Gerçeğini şöyle anlatayım sana :
Emzirmek için bebeği alırsın.
I wish I knew the source of this - so beautiful.  Found through someone else's pin but the link only took me to photobucket.  Anyone?Bebek bir türlü memeni tutmaz. Aç değil mi ki acaba dersin kaldırır sırtına vura vura gazını çıkartmaya uğraşırsın. Gazı çıkmaz.
Bebek ağlamaya devam eder. Altını değiştirirsin. Bu arada bebek hala ağlamaya devam etmektedir.
O sırada evde bulunan anne teyze, kayınvalide komşu teyze odaya üşüşür.
Birisi gazı var bu çocuğun kesin der. Öbürü aç bu çocuk sütün yetmiyor der,
Bir başkası kimyon kaynatalım ben 3 taneyi kimyonla büyüttüm der.
Sense o sırada kafana sıkmak istersin.

Şimdi sana söylüyorum sevgili gebe bak bu duruma düşersen ki seni temin ederim düşüceksin.
şöyle yap:  Hepsini odadan çıkart bebeğinle yalnız kal ve içinden geçen neyse sadece onu yap. Kimseyi ama kimseyi dinleme. Çünkü sana bir haberim var "annesi sensin" ve aranızda henüz fark edemesenizde çok güçlü bir bağ var o minnacık yavru ile.

Her şeye rağmen bebeğin ağlamayı kesmiyorsa muhtemelen sorun bebeğin kolik olmasıdır(tıbbi bir rahatsızlıktan endişe etmiyorsan). Sen ne yaparsan yap hiç bir şey işe yaramıcak ve bebeğin o lanet kolik sancısını ne kadar yaşaması gerekiyorsa o kadar süre yaşayacak. Buna çözüm olarak envai çeşit şey sayabilirim sana ama her şeyin gerçeğini yazıyorum dedim yazının en başında. Yalan yok.
Google a çoktan girmiş en az 2 kitap bitirmişsin zaten daha benim yazacağım yok fön makinasını aç, yok gaz ilacı kullan, yok çocuğu ılık banyo yaptır falan gibi nasihatlerin gün doldurmak için ve kısa vadeli çözümler olduğunu anladığını umuyorum.

Bu tip çözüm önerileri seni uyutmak, umutsuzluğa kapılmanı engellemek için üretilmiş bence.
Her bir çözüm önerisini uygulaya uygulaya 1 ileri 2 geri bir bakmışsın zaten çocuk olmuş 3, 4 aylık. Pıt diye kesilmiş ağlamalar huysuzluklar.
O yüzden kendini kandırma. sabret, emin ol hemencecik geçicek. Hayat artık hep böyle geçicek sanıyorsun sen simdi. Sanma!!
Kucağa alıştı bu çocuk da dicekler, inanma!!
O el kadar bebe hala anne karnında sanıyor kendini. Huysuzluk mu yapıyor sen her kucağından bıraktığında. Gayet normal ağlar tabi..
Bebek anne sıcaklığını, kokusunu arıyor. Dünyaya adapte olamamış ki yavrucak ne yapsın.
O teyzeler ne önerirmiş acaba? üstelik bilimsel olarak bile kanıtlanmış ki 6 aydan önce bebeklerin kucağa alışma şımartılma gibi bir algılarının olmadığı tam tersine ilk 3 ay bebeğin annesiyle olabildiğince fazla birlikte ten tene temasının bebeğin gelişimine ne kadar fayda sağladığı..
O konu komşuya, bilmiş teyzelere hı hı de geç. İkna çabasına bile girme boşa enerji kaybı.
Hayır zaten kucağa alışsa ne olucak? Sana bir haberim var zaten kucağına alabileceğin topu topu 3,4 ay bebeğini. Emeklemeyi ve hatta yürümeyi keşfettiğinde o eski "cuddling" günlerini ne kadar özliyeceksin biliyor musun?
İşte o yüzden en geçmez dediğin sorunlar bile en çok 2,3 ay sürecek.
O kadar canın çıkıcak ki sen her bir günün akşamında bebeğini uyutmuş olmanın zafer sarhoşluğuyla o kadar günün nasıl geçtiğini fark etmiceksin bile.

İşte o yüzden Tadını çıkar, takma.. çek kokusunu içine unut tüm derdi tasayı...

5 Ocak 2015 Pazartesi

Lina'ya mektup

5 buçuk aylıksın şu anda.
Tam 5 buçuk aydır hayatımızda evimizde kalbimizdesin..
Sen doğmadan babanla güzel ve eğlenceli bir hayatımız vardı.
Şimdi hepsi boş geliyor eksikmişiz meğerse seni beklermişiz
Annen öyle anaç, bebeklere, çocuklara bayılan, her gördüğü yerde sıkıştırıp seven bir kadın değildi.
Ama itiraf etmeliyim ki senden sonra durum baya değişti.
Bir insan yavrusunu bu kadar sevebileceğim aklıma gelmezdi 
Bu tür bir sevginin varlığından bir haber yaşamışım bunca zaman.
Üstelik çocuk büyütmek dünyanın en zor işi.
İlk zamanlar ayrı zordu.
Çok ama çok ufaktın.
Ağlamak dışında tek yaptığın emmek ve uyumaktı.
Şimdi bakınca o günlerde ayrı bir güzel ve özelmiş aslında diyoruz babanla
Ama o günlerin zorluğu güzelliğini biraz örtüyordu sanırım gözümüz kör olmuştu ne yazık ki :)

Her neyse şimdi baştan başlayayım kızım..
Yeni yıla girdik. 2015'in ilk saatlerini uyuyarak karşıladın. 
Annen ve babansa Ceren teyzelerde sen içeride mışıl mışıl uyurken sohbet muhabbet içindelerdi. 
Şu aralar en sevdiğin şey her tür objeyi alıp ağzına götürmek.
Kemirmek en iyi yaptığın şey diyebiliriz. 
Para verip oyuncak almayı bıraktım sana bir süreliğine, çünkü en favori oyuncağın hışırdayan paket kağıtları ve ıslak mendil paketi...
Tüm gün oyun halının üzerinde yuvarlanıp debelenip duruyorsun ve bu çok hoşuna gidiyor. Bizde sen sıkılana kadar seni yerden almıyoruz. 
Televizyon izlemek de diğer bayıldığın aktivitelerden biri. 
Ancak olabildiğince izletmemeye çalışıyoruz ama sen boynun tutulurcasına dönüp dönüp televizyona bakıyosun. 
Baban kanepede seni yanına oturtuğunda büyük insan gibi yarım saat sesin çıkmadan tv izleyebiliyosun 
Ve evet artık oturuyosun :)
Hala dengede duramıyosun ama oturmayı çok seviyosun.
Mama sandalyeni de o yüzden çok sevdin.
3 haftadır artık elma püresi bazı günler kayısı püresi ve öğleden sonraları ise sebze çorbası yiyorsun. Hatta bazı günler ağzını kocaman açıp kaşığı beklerken sabırsızlanıyor komik sesler çıkarıyosun . ama bazende yarım tabağı zor bitiriyosun 
Sütünü içerken ve emerken de o kadar çevreyle ilgilisin ki dikkatin hep başka yerde. 
Sürekli kıpır kıpırsın. ayakların sürekli görünmez bir bisiklet pedalı çeviriyor gibi ve ellerin ya ayaklarını tutuyor yada bir yerlere vuruyosun :)
Ve sen basbaya yere basıyorsun artık. 
Erken yürüyeceğinin işareti mi bunlar bilmiyorum ama emeklemen çok yakın o kesin..
Artık yatakta fır dönüyorsun ve oyun halında istediğin yöne gitmeyi bir şekilde başarıyorsun.
Hep bir acelen var sanki..
Dışarı çıkmayı ve gezmeyi çok seviyosun tek sorun rahat ve uzun uyuyamaman.
Pusetinde rahat uyuyamıyorsun çünkü normalde yüzüstü yatıyosun.

Uykusuzluk en dayanamadığın şey.
Çok huysuz oluyosun ve hemen ağlıyosun. onun dışında çok uslu ve akıllı bir bebeksin
Eğer tam kıvama gelmişsen yatağına yatırıp ağzına emziğini verince kendi kendine uyuyakalıyorsun.
Ama genellikle yatakta seni pışpışlamak gerekiyor.
Bizi uyku konusunda hiç üzmedin bugüne kadar
20 günlükken bile gece 2 kere uyanıyordun..
4. ayda babanın olmadığı 25 günde uykuların öyle bozuldu öyle bozuldu ki çok korktum.
Ama babanın yokluğundan böyle olduğuna karar verdik çünkü baban döndükten 3 gün sonra eskisi gibi uyumaya başladın ve beni oldukça mutlu ettin :)
Şimdilerde gece bazen 1 bazen 2 kere uyanıyorsun ve akşam 8-8buçuk gibi uyuyup, sabah 8 gibi uyanıyorsun :)
Emziğini sadece uykun olduğunda ve arabada giderken alıyosun.
Günde 3 kez uyuyorsun gündüz uykuların hep kısaydı hala da kısa.
En fazla 1 saat genellikle 40 dklık "cat nap"ler sana yetiyor.
Fış fış kayıkçı oyununa çok gülüyorsun.
Banyo yapmaya bayılıyorsun.
Babanı görünce belirgin şekilde ona cilveler yapıp gülüyor ve onun sana bakması için her şeyi deniyosun.
Kısacası tam bir cimcimesin. Şimdiden başladın ilgi çekmek için uğraşmaya.
Bakışların hep çok anlamlıydı öyle ki bazen babanla gözümüze öyle bir bakıyosun ki sanki büyük bir insanın bir bebeğin bedeninden bize baktığını düşündürtüyosun. 

Genel olarak şu sıralarki gündemimizden bir kaç başlık söyleyecek olursam: 


1 dolar=2.34 tl 1 euro= 1.81tl
1 ekmek: 75 kuruş
1 litre benzin :4.20 tl 



Arabamızın plakası LNS 09 (Lina Sezin )
ve yakında Cezayir'e gidicez ailecek bir kaç aylığına babanın işi dolayısıyla..
Seni tontişlerin başkanı, Linoş, ponpiş diye çağırıyoruz.
Sen şuanda sadece Lina dediğimizde bakıyosun 

İşte böyle tontişim hayatımız senle dolu dolu geçiyor ve seni sevmelere anlatmalara doyamıyoruz :)
  

Seni çok seven Annen 

8 Aralık 2014 Pazartesi

Su gibi akar zaman ve tekrar merhaba :)

Aylar oldu yazamayalı..
Şu aralar tüm hayatım LİNA...
Öyle güzel ve tatlı bir hayat ki anlatamam :)
En son yazım 40'ı yeni çıkmış lohusa kafasıyla ve kolik bebeyle uğraşmaktan yorgun,
şaşkın bir kadının kaleminden çıkmış.
Şimdi dile kolay neredeyse 5 aylık bir Linoş var artık hayatımızda.
Sürekli ağlayan, gazlı, huysuz, dünyaya alışmaya çalışan, o oyuncak bebek halleri geçti.
Şimdi artık bizi tanıyor, gülücükler atıyor, oyun oynamak,etrafı seyretmek, pusetinde gezmek her biri bir ayrı zevk onun için. tabi bizim içinde :)
Dışarı çıkmak, alışveriş merkezlerinde dolaşmak, cafede restorantta yemek yemek hepsi büyük lükstü bizim için..
İlk aylarda evde bunaldığımdan ve hiiiç alışık olmadığımdan Linayı alıp alıp çıkıyordum. Hiç bir yere gidemesem evimizin karşısındaki alışveriş merkezine kaçıyorduk ama ne yalan söyleyeyim her seferinde burnumdan geliyordu. çığlık çığlığa ağlamalar, 15 dk cık uyudu mu sevindirik olup ne yapacağımı şaşırıp uyandı mı tüm hevesimi kursağımda bırakmalar.. :/
Birbirimize de alıştık sanırım zamanla.
Her ne kadar doğumla birlikte, hormonal bir annelik başlıyor olsa da bence, gerçekten anne gibi hissetmek biraz zaman alabiliyor. Benim için böyle oldu. Evet her türlü fedakarlığı yaptım, elimden gelenin en iyisiyle kızımla ilgilenmeye çalıştım ama ne yalan söyleyeyim bir yandan da şikayet edip, anneme satsam da biraz nefes alsam diye zaman kolluyordum.
Şimdi ne değişti derseniz yine ara ara nefes alma zamanlarına ihtiyaç duyduğumda veya Linayla gidemeyeceğim yerler olduğunda Linayı anneme bırakıyorum.
Şimdi tek fark 1 saat sonra özlemeye başlıyorum.
Kokusu burnumda tütüyor. Bir de sanki "Bana bir bebek bırakmışlar bakıyım diye" hissiyatı yerine "Benim yavrum, ben annesiyim en iyi ben bakarım" hissiyatı geldi. :)
"
Ama ne olursa olsun her annenin sağlıklı kalabilmesi ve bebeğiyle daha mutlu ilgilenebilmesi için arada mola vermesi şart.
böyle ufak molalar motivasyonu artırıyor, mutluluk,gevşeme ve rahatlama sağlıyor. Bu sayede bebeğinizin yanına koşarak geri dönüyor ve daha büyük istekle onunla ilgilenmeye başlıyorsunuz.
Lina büyüdükçe yavaş yavaş eski alışkanlıklarıma, da geri dönmeye başlıyorum sanırım.
Spor yapmayı deliler gibi özledim. Şimdilik henüz başlayamadım ama yeni yıl kararlarımdan ilki bu.
Koşmayı deliler gibi ter atarak spor yapmayı çok ama çok özledim ve de buna çok ihtiyacım var. Ve tabi ki yoga yapmaya :(
Bir diğeri ise bu blog.
Bu blog benim hem kaçış noktam hemde minik bebeğim gibiydi. Çok ihmal ettim. Eskisi gibi yazmak istiyorum. Merak etmeyin anlatmalara ve yazmalara doyamasam da sadece kızımı yazmayacağım. :)





Bunlar benim yeni yıl kararlarım şimdilik.. Gerisi daha sonra..

haydi ben kızımın cennet kokusunu içme çekmeye gidiyorumm :)

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Birbirinden zor 40 gün

40'ımızı uçurduk
Ne oluyor 40 gün geçince derdim hep..
manası neydi kırk günün?
neden 45 değil 35 değil 42 değil de 40 gün ?
40 sayısının bir çok dinde,öğretide geçtiği ve özel bir anlamı olması boşuna değil elbet.
gerçekten 40 gün ölümde de doğumda da var ve düzenin oturması, alışmak belki unutmak veya yeni olan neyse ona adapte olabilmek için geçmesi gereken süreyi ifade ediyor.
Linoşum ilk doğduğunda herkes bir kırkı çıksın, düzeni oturur inşallah, yada kırkı bir çıksın rahatlarsın, alışırsın gibi önermelerde bulunuyorlardı.
ee tabi bir de 40'ın çıkması demek benimde artık lohusa olmamam demek
Lohusalığımın bitişini ve Lina'nın 40 günlük oluşunu kutladık bugün
artık bugünden sonrası daha kolay daha hızlı geçicek diye umut ediyorum.
alıştık birbirimize kızımla,
yalnız da kalıyoruz artık panik olmuyorum eskisi kadar
baya da bir büyüdü eskiye göre inanamıyorum hala
tepkiler veriyor, gülücükler saçıyor.
40 gün önemliymiş gerçekten
zor ve uykusuz 40 gün
belkide hayatımın en zor, en tatmin edici, en sevgi dolu, en endişeli,en mutlu,en panik,en çaresiz,en şaşkın 40 günü
yeni hayata adaptasyon süreci bitti mi peki?
kesinlikle hayır
her geçen gün yeni bir şey öğreniyorum kızımla ilgili, yeni bir zorluk beni bekliyor
yeni bir macera her yeni günle...
ama ilk günlerdeki şaşkınlık kalmadı artık
anne olduğumu idrak ettim sonunda
ilk günlerde bir bebeği bana bırakıp gitmişler gibi geliyordu
o sorumluluk beni çok fena panikletmişti
ufacık bir canlı
sadece size bağımlı yaşamını sürdürüyor.
her şeyinden siz sorumlusunuz
düşünün bunun sorumluluğu inanılmaz
ve 7 gün 24saat süren bir görev
tatili yok.
kaçışı yok
vazgeçtim yapamadım yok
eski hayatına geri dönüş YOK!!!
Artık yeni hayat yeni bir ben yaratıyor
ve yeni bir biz
hem muhteşem hem ölesiye korkutucu
insan annesinin değerini anlıyor gibi beylik laflar etmek istemiyorum ama anlıyor gerçekten
neler çekmiş, neler hissetmiş,
ve 40 günün sonunda diyebilirim ki değiştim
artık eskisi gibi olamam, eskisi gibi bakamam hayata
kalbimdeki sevginin büyüklüğü, şevkat, önceliklerim, hayalerim, isteklerim...
gözlerim dolarak koklayıp seveceğim bir insan yavrusu var yanımda
çok ama çok yorulsam da uykusuz da kalsam her kokladığımda şükrediyorum
iyi ki doğurmuşum,  iyi ki sevgilimle tanışmışım ve kızımız olmuş diye
iyi ki....
nice 40 günlere 40 aylara, 40 yıllara... 40 yaşını da kutlayalım inş. Linoşumun :)



40 banyosu 



14 Temmuz 2014 Pazartesi

Lina'ya kavuşmaya son 1 :)

Evet olduk mu sana 40 haftalık. Gelir gelir dedik ama tembel çıktı bizim kız :)
Yarın büyük gün 15.07.2014
Saat 14.30 gibi her ne kadar çıkmak istemese de çıkarıp kollarımıza alacağız minik Linamızı inşallah :)
Ben hep sancım başlar apar topar hastaneye gideriz filan diye umut etmiştim ama kısmet böyleymiş demek ki

Tek isteğim sağlıkla kavuşmak gerisi önemli değil artık.
Bu gece sevgilimle kendimize güzel bir dizi ziyafeti çekeceğiz. Uzun bir süre başbaşa rahat vakit geçiremeyeceğimizi düşünürken bir de baktım takip ettiğimiz dizilerin yeni bölümleri günlerden sonra gelmiş :) Şansımıza bak dedim içimden ve hemen akşam programını yapıverdik. Yarın için gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra bilgisayarın karşısına kurulup keyif yapacağız.
Şu anda bu yazıyı yazmak da aklımdaki yapılması gerekenlerden biriydi.
Duygularım karışık
Bazen duygusala bağlıyorum bazense sanki ben değil başkası doğurucakmış gibi hissediyorum. Bazen nasıl olacak diye düşünmekten kendimi alamıyorum  ama Zaman zaman da, sadece bu gecenin anın tadını çıkarayım diyorum. Gerçekten bildiğim tek bir şey var o da hayatımın en özel, en inanılmaz deneyimini yaşayacağım ve bunun için çok sabırsızlanıyorumm :))))

Artık doğumu ve neler yaşadığımızı anlatmam ne kadar sürer bilmiyorum ama biraz bekleyeceksiniz :)

Wish me Luck!!!

4 Temmuz 2014 Cuma

38.hafta sabırsızlığı

Evet su an itibariyle 38. Haftami bitirmek uzereyim. Pazar günü 39 oluyoruz ama bizim kızın pek çıkası yok :( artık gelsin diye konuşuyorum anlatıyorum her şey hazır seni bekliyoruz diyorum ama nafile...keyfi yerinde içeride galiba çünkü zaten sipsivri olan karnım hiç aşağı inmedi bile :/
Dün biraz olsun midemin altında bir boşluk oluştu sanki gibi geldi bana. Sonra nazlı geldi o da aşağı inmiş biraz sanırım dedi. Bende bir sevinç, bir sevinç... Sevgilimde akşam bana da biraz inmiş gibi geldi dediyse de daha yolumuz var bence. Haftaya gelsin ben ona da razıyım.
Tek derdim çıkmak istemezse risk oluşacağı için belli bir süre sonra sezeryan olmak zorunda kalmak:( 
Kendimi normal doğuma bu kadar alıştırmışken, her şey gayet yolunda giderken mecburen sezeryan olmak hiç istemediğim bir durum. Ama düşündükçe içinden çıkamıyor ve sağlıklı gelsin de miniğim en önemlisi o diyorum :) 

Artık hazırlıklar tamam, Cezayir'e gideceğimiz için Linaya oda yapmadık. Zaten evde bir misafir odamız birde yatak odamız dışında giyinme odası olarak kullandığımız bir odamız vardı. Giyimme odamızdan vazgeçemeyeceğimiz için tek şansımız misafir odasını bozmaktı. Ancak misafir odası benim tutturukluğum yüzünden açılır kapanır bir kanepeyle gayet kullanışlı ve daha az yer kaplayan bir biçimde dekore edilebilecekken, 2 tane bazalı tek kişilik yatakla gayet otel odası kıvamında olduğundan o kadar para verip aldığımız yatakları ne yapacağımızı bilemedik 😏 zaten derler ya 7. Aydan önce bir şey hazırlanmaz diye, biz 7 aylık olsun düşünürüz hele diye ertelerken, sevgilimin iş durumu kesinleşti ve biz doğumdan 2 ay sonra Cezayire gidiceğimiz için bebek odası fikrini tamamen rafa kaldırdık.
Kaldırdık kaldırmasına ama özenme, heves etme durumları öyle kolay rafa kalkmıyor neyazık ki...

Özelliklede anne ve ananeler için :) annem odasını benim yapmam lazımdı hiç bir şey yapamadım diye tüm çarşı pazar ne bulsa alıp gelerek nerdeyse Lina'nın her şeyini tamamladı. Ben beşikmiş sepetmiş hiç istemeyip , gereksiz bulmuştum. Arkadaşlarımda hep sakın almamamı beşik ve sepetlerin sadece 2,3 ay kullanıldığını park yatağı almamı tavsiye etmişlerdi. Biliyorsunuz park yatakları 2 yaşına kadar kullanılmalarının yanında hemde çok kullanışlı ve ergonomik. Her yere taşıyabiliyor, tatile bile yanınızda götürebiliyorsunuz. Biz park yatağını almış, başka bir yatak planımız yokken annem  ilk torunum hemde kız bebek bu çocuğun süslü bir beşiği olmasın mı? Diye tutturmaz mı :) annemi ikna edemedik tabi ama o bizi etti .. Ve mothercare'den sevimli mi sevimli beyaz bir beşik aldık. Şimdi de sıra o beşiğin süslenmesi kısmındaydı ki anneme göre çok daha önemli bir aşamaydı. İşte o sırada canım arkadaşım Tuğgen yetişti imdada. Babyshower'ımı adan zye hazırlayan hakkını ödeyemeyeceğim canım arkadaşım... Beşiği öyle güzel süsledi ki hepimiz bayıldık. Şimdi iyiki almış annem beşiği diyoruz. Tuğ daha başka şeylerde yaptı doğum için merakla bekliyorum... 
Lina'ya özel kapı süsü mesela...




2 gün önce her şey bitti hazır artık. Lina gelince beşiği kendi odamıza alacağız. Şimdilik misafir odasında tüm eşyalarıyla ıvır zıvırlarıyla o odayı işgal etmiş durumda... Bir tarafta ana kucağı bir tarafta puseti, banyo leğeni, park yatağı, kıyafet dolabı, banyo eşyaları, kremleri... Bir bebeğin bu kadar eşyası olabileceğine inanamıyor insan ilk başta... 



Şimdi her şeyimiz hazır olduğuna göre gelsin benim minik kokoşum diyorum. Bekletmesin bizi. Günler geçmiyor çünkü artık... Her gün onun o minik pembe eşyalarına bakıp bakıp iç geçiriyoruz... 

Doğuma kadar yazmak isityorum. İleride Lina okusun o gelmeden neler olmuş görsün istiyorum.. Bakalım haftaya da yazacağım sanırım bu gidişle... Dua edin bana... :) 


28 Nisan 2014 Pazartesi

Bir can, bir nefes

Bu blog ilk oluştuğunda hamilelik aklımdan geçen son şeydi. 
Tek düşüncem nereye gitsek, nereleri gezsek?
Sevgilimle nerede ne zaman ayarlasak da buluşsak idi...
Evlendikten sonra 1 seneden fazla bir zaman bu şekilde geçti zaten.
ama arada bir yerde sevgiliminde yoğun baskıları bende filizlenmeye başladı sanırım ve çocuk fikri
o kadar da uzak gelmemeye başladı.
Sonrası zaten plansız.
Pat diye içime düştü bir can, bir nefes...
Beni allak bullak etti.
Hala da ediyor :)
Sevgilimle hayatımızı tamamen değiştirdi.
Sonunda uzak olamanın artık imkansız hale geldiği dank etti ikimize de
Sevgilim Arap diyarlarından temelli dönüş yaptı.
28. hafta
Minik kızım daha doğmadan bizi kavuşturdu.
Uzun zaman, kısa aralıklarla görüştüğümüz için klasik evli çift
hayatımız hiç olmamıştı.
Biz hep sevgili modunda geçirdik yıllarımızı.
Hep 5 gün, 10 gün buluşmalardı, tatil tadında geçen...
Geri kalan günlerde de yine, yeniden yapılan buluşma planları, sabırsızlıkla gün sayarak geçen haftalar.
Oysa hep, her gün birlikte uyuyup, gün sınırı olmadan birlikte uyanmayı özledik durduk.
Klasik ve monoton olsa ilişkimiz, hatta sıkılsak ara ara birbirimizden bile dedik.
Akşam eve gelip  ne yemek yiyeceğiz diye düşünüceğimiz, sonra kanepede dandik bir diziyi izlerken uyuyakalacağımız bir yaşam hayal ettik.
Annemler, kayınvaldemler misafirlikler, eş dost gezmeler, düğün dernek hepsini beraber yaşamak,
Çok dağınıksın diye söylenmek, ufak şeyler için tartışmak belki...
Başkasına ne kadar saçma gelse de bizim özlemini çektiğimiz şeyler bunlardı.
Buna da bir check attık sayesinde minik yumurcağın. :)
Aylardır sevgilimle aynı evde yaşıyoruz ve klasik evli çiftlere o kadar özendikten sonra
sonunda bizde öyle olduk diyebilirim .

Şimdi o kadar zaman ayrı ülkelerde nasıl yaşamışız, aklım almıyor.
Bu sadece Lina'nın daha doğmadan değiştirdiği en önemli şey hayatımızda
Bunun gibi başka neler var.
Bakalım doğunca neler yapacak bize,
Artık sabırsızlıkla bekliyoruz.
Gelsin bir an önce...