Translate

bebek bakımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bebek bakımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2015 Pazar

İlk kez Anne olanlara


 Bir kadının hayatında dönüm noktası olan bir kaç dönem vardır.
Biri ilk kez regl oldukları zamandır.
Diğeri doğum yaptıkları zaman yani lohusalık.
Ve son olarak da menapoz...
First Time Mom Advice: Do's and Dont's - such a great article! Very practical advice from a first time mother.

Bu dönemler kadınların ruhsal olarak hassas oldukları hormonal değişimler yaşadıkları dönemler olarak bilinir.

Şimdi bu kadar teknik bilgiyi herhangi bir google aramasıyla da edinebilirsiniz ancak benim anlatmak istediklerim biraz daha farklı.

Ben şu an hamile olan kadınlara ben hamileyken keşke birileri bana söyleseymiş dediğim şeyleri anlatmak istiyorum. Hani bir sürü kitap okudun ya, sen gebe kardeşim. Sözüm sana işte.
Bilimum komşu teyze, anne, kaynana, anane kendi doğum hikayeleriyle seni bunalttı ya, işte ben bu abuk subuk herkesten duyamayacağın daha gerçek ve pratik şeyler anlatacağım sana.

Şimdi öncelikle kulağına küpe olması gereken bir kaç şey var.

The Taylor House: 10 Mother's Day Printables
Doğum yaptıktan sonra nevrin dönecek.
Hani etraftan instagramda facebookda gördüğün doğum yapmış güzeller güzeli sırma saçlı, al yanaklı, saten pijamasıyla arz-ı endam eden kız arkadaşlarının fotolarına bakıp da umutlandıysan, "bende böyle pozlar vericem bebemi alıp kokusunu içime çekicem falan diye hiç umutlanma derim. Sezeryan denen illet öyle bir kaç gün şaftını kaydırıcak. Bildiğin ameliyattan çıkmış gibi hasta olucaksın. Sadece doğum gibi düşünme yani.
Burada normal doğum yapanlar için bir şey diyemiyorum deneyimlemediğim için ,ama psikoloji çok farklı olmasa gerek.

Sonra o ameliyat acısıyla bebek mi doğurdun ne oldu pek anlayamıcaksın.
Sonra o bebek filmlerdeki, dizilerdeki bebekler gibi oyuncak bebek misali uslu mu uslu sesi çıkmayan hemencecik annesini emip uyuyan bir bebek olmicak canım.

Sen bir elinde diren torbası bir elinle duvara tutunarak tuvalete zor kalkarken, o bebek başlıcak vıyaklamaya. Eey bugüne kadar tüm bebek ağlamalarına off ağlatmasınlar şu bebeği diye iç geçirip sinir olan gebe kardeşim;
İşte o an bir aydınlanma yaşıyacaksın. O an "anneaa biraz sessiz olun uyucam ya, ameliyatlıyız şurda dinlenmem lazım" diyesin gelicek ama yutucaksın kelimelerini, o an işte dank edicek kafana ulan anne oldum ben böyle bir cümle kuramam ki artık diye...O el kadar bebe sana muhtaç. Ve evet o bebeğin annesi sensin..

Sonra bir diğer konu da şu:
Bebeğinizin karnını iyice doyurun ve gazını çıkartıp yatağına koyun tarzında cümlelerle dolu kitaplar yüzünden lohusalık sendromu alıp başını gidiyor.
Gerçeğini şöyle anlatayım sana :
Emzirmek için bebeği alırsın.
I wish I knew the source of this - so beautiful.  Found through someone else's pin but the link only took me to photobucket.  Anyone?Bebek bir türlü memeni tutmaz. Aç değil mi ki acaba dersin kaldırır sırtına vura vura gazını çıkartmaya uğraşırsın. Gazı çıkmaz.
Bebek ağlamaya devam eder. Altını değiştirirsin. Bu arada bebek hala ağlamaya devam etmektedir.
O sırada evde bulunan anne teyze, kayınvalide komşu teyze odaya üşüşür.
Birisi gazı var bu çocuğun kesin der. Öbürü aç bu çocuk sütün yetmiyor der,
Bir başkası kimyon kaynatalım ben 3 taneyi kimyonla büyüttüm der.
Sense o sırada kafana sıkmak istersin.

Şimdi sana söylüyorum sevgili gebe bak bu duruma düşersen ki seni temin ederim düşüceksin.
şöyle yap:  Hepsini odadan çıkart bebeğinle yalnız kal ve içinden geçen neyse sadece onu yap. Kimseyi ama kimseyi dinleme. Çünkü sana bir haberim var "annesi sensin" ve aranızda henüz fark edemesenizde çok güçlü bir bağ var o minnacık yavru ile.

Her şeye rağmen bebeğin ağlamayı kesmiyorsa muhtemelen sorun bebeğin kolik olmasıdır(tıbbi bir rahatsızlıktan endişe etmiyorsan). Sen ne yaparsan yap hiç bir şey işe yaramıcak ve bebeğin o lanet kolik sancısını ne kadar yaşaması gerekiyorsa o kadar süre yaşayacak. Buna çözüm olarak envai çeşit şey sayabilirim sana ama her şeyin gerçeğini yazıyorum dedim yazının en başında. Yalan yok.
Google a çoktan girmiş en az 2 kitap bitirmişsin zaten daha benim yazacağım yok fön makinasını aç, yok gaz ilacı kullan, yok çocuğu ılık banyo yaptır falan gibi nasihatlerin gün doldurmak için ve kısa vadeli çözümler olduğunu anladığını umuyorum.

Bu tip çözüm önerileri seni uyutmak, umutsuzluğa kapılmanı engellemek için üretilmiş bence.
Her bir çözüm önerisini uygulaya uygulaya 1 ileri 2 geri bir bakmışsın zaten çocuk olmuş 3, 4 aylık. Pıt diye kesilmiş ağlamalar huysuzluklar.
O yüzden kendini kandırma. sabret, emin ol hemencecik geçicek. Hayat artık hep böyle geçicek sanıyorsun sen simdi. Sanma!!
Kucağa alıştı bu çocuk da dicekler, inanma!!
O el kadar bebe hala anne karnında sanıyor kendini. Huysuzluk mu yapıyor sen her kucağından bıraktığında. Gayet normal ağlar tabi..
Bebek anne sıcaklığını, kokusunu arıyor. Dünyaya adapte olamamış ki yavrucak ne yapsın.
O teyzeler ne önerirmiş acaba? üstelik bilimsel olarak bile kanıtlanmış ki 6 aydan önce bebeklerin kucağa alışma şımartılma gibi bir algılarının olmadığı tam tersine ilk 3 ay bebeğin annesiyle olabildiğince fazla birlikte ten tene temasının bebeğin gelişimine ne kadar fayda sağladığı..
O konu komşuya, bilmiş teyzelere hı hı de geç. İkna çabasına bile girme boşa enerji kaybı.
Hayır zaten kucağa alışsa ne olucak? Sana bir haberim var zaten kucağına alabileceğin topu topu 3,4 ay bebeğini. Emeklemeyi ve hatta yürümeyi keşfettiğinde o eski "cuddling" günlerini ne kadar özliyeceksin biliyor musun?
İşte o yüzden en geçmez dediğin sorunlar bile en çok 2,3 ay sürecek.
O kadar canın çıkıcak ki sen her bir günün akşamında bebeğini uyutmuş olmanın zafer sarhoşluğuyla o kadar günün nasıl geçtiğini fark etmiceksin bile.

İşte o yüzden Tadını çıkar, takma.. çek kokusunu içine unut tüm derdi tasayı...

5 Ocak 2015 Pazartesi

Lina'ya mektup

5 buçuk aylıksın şu anda.
Tam 5 buçuk aydır hayatımızda evimizde kalbimizdesin..
Sen doğmadan babanla güzel ve eğlenceli bir hayatımız vardı.
Şimdi hepsi boş geliyor eksikmişiz meğerse seni beklermişiz
Annen öyle anaç, bebeklere, çocuklara bayılan, her gördüğü yerde sıkıştırıp seven bir kadın değildi.
Ama itiraf etmeliyim ki senden sonra durum baya değişti.
Bir insan yavrusunu bu kadar sevebileceğim aklıma gelmezdi 
Bu tür bir sevginin varlığından bir haber yaşamışım bunca zaman.
Üstelik çocuk büyütmek dünyanın en zor işi.
İlk zamanlar ayrı zordu.
Çok ama çok ufaktın.
Ağlamak dışında tek yaptığın emmek ve uyumaktı.
Şimdi bakınca o günlerde ayrı bir güzel ve özelmiş aslında diyoruz babanla
Ama o günlerin zorluğu güzelliğini biraz örtüyordu sanırım gözümüz kör olmuştu ne yazık ki :)

Her neyse şimdi baştan başlayayım kızım..
Yeni yıla girdik. 2015'in ilk saatlerini uyuyarak karşıladın. 
Annen ve babansa Ceren teyzelerde sen içeride mışıl mışıl uyurken sohbet muhabbet içindelerdi. 
Şu aralar en sevdiğin şey her tür objeyi alıp ağzına götürmek.
Kemirmek en iyi yaptığın şey diyebiliriz. 
Para verip oyuncak almayı bıraktım sana bir süreliğine, çünkü en favori oyuncağın hışırdayan paket kağıtları ve ıslak mendil paketi...
Tüm gün oyun halının üzerinde yuvarlanıp debelenip duruyorsun ve bu çok hoşuna gidiyor. Bizde sen sıkılana kadar seni yerden almıyoruz. 
Televizyon izlemek de diğer bayıldığın aktivitelerden biri. 
Ancak olabildiğince izletmemeye çalışıyoruz ama sen boynun tutulurcasına dönüp dönüp televizyona bakıyosun. 
Baban kanepede seni yanına oturtuğunda büyük insan gibi yarım saat sesin çıkmadan tv izleyebiliyosun 
Ve evet artık oturuyosun :)
Hala dengede duramıyosun ama oturmayı çok seviyosun.
Mama sandalyeni de o yüzden çok sevdin.
3 haftadır artık elma püresi bazı günler kayısı püresi ve öğleden sonraları ise sebze çorbası yiyorsun. Hatta bazı günler ağzını kocaman açıp kaşığı beklerken sabırsızlanıyor komik sesler çıkarıyosun . ama bazende yarım tabağı zor bitiriyosun 
Sütünü içerken ve emerken de o kadar çevreyle ilgilisin ki dikkatin hep başka yerde. 
Sürekli kıpır kıpırsın. ayakların sürekli görünmez bir bisiklet pedalı çeviriyor gibi ve ellerin ya ayaklarını tutuyor yada bir yerlere vuruyosun :)
Ve sen basbaya yere basıyorsun artık. 
Erken yürüyeceğinin işareti mi bunlar bilmiyorum ama emeklemen çok yakın o kesin..
Artık yatakta fır dönüyorsun ve oyun halında istediğin yöne gitmeyi bir şekilde başarıyorsun.
Hep bir acelen var sanki..
Dışarı çıkmayı ve gezmeyi çok seviyosun tek sorun rahat ve uzun uyuyamaman.
Pusetinde rahat uyuyamıyorsun çünkü normalde yüzüstü yatıyosun.

Uykusuzluk en dayanamadığın şey.
Çok huysuz oluyosun ve hemen ağlıyosun. onun dışında çok uslu ve akıllı bir bebeksin
Eğer tam kıvama gelmişsen yatağına yatırıp ağzına emziğini verince kendi kendine uyuyakalıyorsun.
Ama genellikle yatakta seni pışpışlamak gerekiyor.
Bizi uyku konusunda hiç üzmedin bugüne kadar
20 günlükken bile gece 2 kere uyanıyordun..
4. ayda babanın olmadığı 25 günde uykuların öyle bozuldu öyle bozuldu ki çok korktum.
Ama babanın yokluğundan böyle olduğuna karar verdik çünkü baban döndükten 3 gün sonra eskisi gibi uyumaya başladın ve beni oldukça mutlu ettin :)
Şimdilerde gece bazen 1 bazen 2 kere uyanıyorsun ve akşam 8-8buçuk gibi uyuyup, sabah 8 gibi uyanıyorsun :)
Emziğini sadece uykun olduğunda ve arabada giderken alıyosun.
Günde 3 kez uyuyorsun gündüz uykuların hep kısaydı hala da kısa.
En fazla 1 saat genellikle 40 dklık "cat nap"ler sana yetiyor.
Fış fış kayıkçı oyununa çok gülüyorsun.
Banyo yapmaya bayılıyorsun.
Babanı görünce belirgin şekilde ona cilveler yapıp gülüyor ve onun sana bakması için her şeyi deniyosun.
Kısacası tam bir cimcimesin. Şimdiden başladın ilgi çekmek için uğraşmaya.
Bakışların hep çok anlamlıydı öyle ki bazen babanla gözümüze öyle bir bakıyosun ki sanki büyük bir insanın bir bebeğin bedeninden bize baktığını düşündürtüyosun. 

Genel olarak şu sıralarki gündemimizden bir kaç başlık söyleyecek olursam: 


1 dolar=2.34 tl 1 euro= 1.81tl
1 ekmek: 75 kuruş
1 litre benzin :4.20 tl 



Arabamızın plakası LNS 09 (Lina Sezin )
ve yakında Cezayir'e gidicez ailecek bir kaç aylığına babanın işi dolayısıyla..
Seni tontişlerin başkanı, Linoş, ponpiş diye çağırıyoruz.
Sen şuanda sadece Lina dediğimizde bakıyosun 

İşte böyle tontişim hayatımız senle dolu dolu geçiyor ve seni sevmelere anlatmalara doyamıyoruz :)
  

Seni çok seven Annen 

8 Aralık 2014 Pazartesi

Su gibi akar zaman ve tekrar merhaba :)

Aylar oldu yazamayalı..
Şu aralar tüm hayatım LİNA...
Öyle güzel ve tatlı bir hayat ki anlatamam :)
En son yazım 40'ı yeni çıkmış lohusa kafasıyla ve kolik bebeyle uğraşmaktan yorgun,
şaşkın bir kadının kaleminden çıkmış.
Şimdi dile kolay neredeyse 5 aylık bir Linoş var artık hayatımızda.
Sürekli ağlayan, gazlı, huysuz, dünyaya alışmaya çalışan, o oyuncak bebek halleri geçti.
Şimdi artık bizi tanıyor, gülücükler atıyor, oyun oynamak,etrafı seyretmek, pusetinde gezmek her biri bir ayrı zevk onun için. tabi bizim içinde :)
Dışarı çıkmak, alışveriş merkezlerinde dolaşmak, cafede restorantta yemek yemek hepsi büyük lükstü bizim için..
İlk aylarda evde bunaldığımdan ve hiiiç alışık olmadığımdan Linayı alıp alıp çıkıyordum. Hiç bir yere gidemesem evimizin karşısındaki alışveriş merkezine kaçıyorduk ama ne yalan söyleyeyim her seferinde burnumdan geliyordu. çığlık çığlığa ağlamalar, 15 dk cık uyudu mu sevindirik olup ne yapacağımı şaşırıp uyandı mı tüm hevesimi kursağımda bırakmalar.. :/
Birbirimize de alıştık sanırım zamanla.
Her ne kadar doğumla birlikte, hormonal bir annelik başlıyor olsa da bence, gerçekten anne gibi hissetmek biraz zaman alabiliyor. Benim için böyle oldu. Evet her türlü fedakarlığı yaptım, elimden gelenin en iyisiyle kızımla ilgilenmeye çalıştım ama ne yalan söyleyeyim bir yandan da şikayet edip, anneme satsam da biraz nefes alsam diye zaman kolluyordum.
Şimdi ne değişti derseniz yine ara ara nefes alma zamanlarına ihtiyaç duyduğumda veya Linayla gidemeyeceğim yerler olduğunda Linayı anneme bırakıyorum.
Şimdi tek fark 1 saat sonra özlemeye başlıyorum.
Kokusu burnumda tütüyor. Bir de sanki "Bana bir bebek bırakmışlar bakıyım diye" hissiyatı yerine "Benim yavrum, ben annesiyim en iyi ben bakarım" hissiyatı geldi. :)
"
Ama ne olursa olsun her annenin sağlıklı kalabilmesi ve bebeğiyle daha mutlu ilgilenebilmesi için arada mola vermesi şart.
böyle ufak molalar motivasyonu artırıyor, mutluluk,gevşeme ve rahatlama sağlıyor. Bu sayede bebeğinizin yanına koşarak geri dönüyor ve daha büyük istekle onunla ilgilenmeye başlıyorsunuz.
Lina büyüdükçe yavaş yavaş eski alışkanlıklarıma, da geri dönmeye başlıyorum sanırım.
Spor yapmayı deliler gibi özledim. Şimdilik henüz başlayamadım ama yeni yıl kararlarımdan ilki bu.
Koşmayı deliler gibi ter atarak spor yapmayı çok ama çok özledim ve de buna çok ihtiyacım var. Ve tabi ki yoga yapmaya :(
Bir diğeri ise bu blog.
Bu blog benim hem kaçış noktam hemde minik bebeğim gibiydi. Çok ihmal ettim. Eskisi gibi yazmak istiyorum. Merak etmeyin anlatmalara ve yazmalara doyamasam da sadece kızımı yazmayacağım. :)





Bunlar benim yeni yıl kararlarım şimdilik.. Gerisi daha sonra..

haydi ben kızımın cennet kokusunu içme çekmeye gidiyorumm :)