Translate

suud kadınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
suud kadınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ağustos 2013 Perşembe

Arapça Düşünmek

Her ne kadar Türkiye'ye çoktan dönmüş olsam da, Arabistan benim için şu an çok uzak bir anı gibi görünse de, sadece 1 ay önce orada olduğumu düşününce biraz şaşırıyorum. Oysa ki Ne kadar uzun zaman geçmiş gibi geliyor.

Arabistan'a ilk gidişimden beri, haberlerde ulusal veya uluslararası medyada ne zaman Suudilerle ilgili bir haber görsem ilgimi çekiyor. Eskiden okuduğum gibi bakamıyorum haberlere artık.
Bizzat bazı şeylere şahit olmak, hissetmek ve yaşamak farklı bir bakış açısı oluşturuyor çünkü.
Bugünde bir kaç Arabistan haberine rastladım uluslararası medyada.

Öncelikle bunları paylaşmadan önce şunu söylemek istiyorum; Suudlar hatta biraz daha genişletirsek Araplar özelikle de kadınlar genel olarak "Batının" onlar hakkında yaptığı üstün körü haberlerden, alaycı tavırlardan oldukça şikayetçiler. Batıyla aralarında giderek açılan bir uçurum olduğunu biliyor ve bu durumdan sırf batının küçük görme edebiyatı yüzünden rahatsızlık duymuyor tam tersi farklılıklarının altını çiziyorlar.

Kadınların 2. sınıf olması veya kadınları aşağılayıcı yasa ve düzenlemelerin komedi unsuru yapılması canlarını sıkabiliyor. Geçen sene Amerikalı kadın bir sunucu programında Suud kadınların şehir dışına veya ülke dışına kocalarına veya babalarına haber vermeden çıkmasının yasaklanması konusunu espri malzemesi yapmış ve bu konuda oldukça küstah yorumlarda bulunmuştu. Düşünün biz bile bu duruma şaşırabiliyoruz ki Amerikalı bir kadın, bırakın böyle bir yasayı algılamasını ona saçmalığın daniskası gelmesi normal olsa gerek. Ama işte yorumlarıyla Suud erkeklerine ve tüm erkeklere meydan okuyup küfür edince, Suud kadınlardan büyük tepki almış.

"Biz kendimizi savunabiliriz, kültürümüzü bilmeden bizi espri malzemesi yapamazlar,
o kadın kim oluyor da bizimle dalga geçiyor" gibi bir çok eleştirinin hedefi olmuş.

Aslında haksız da sayılmazlar bir taraftan. Konunun haber değeri taşıdığı şüphesiz, üzerine tez yazılabilecek bir sosyolojik durum hatta belkide... ancak batılıların Orta doğu hakkında hiç bir bilgi birikimine sahip olmadan hatta, biraz klişe tabirle, haritada Suudi Arabistan'ın yerini bile gösteremeyecek kişilerin yüzeysel esprileri için aslında çok ciddi konuları kullanmaları sanırım, o ülkede yaşıyor olsaydım benimde sinirimi bozardı. Kültürel, siyasi,sosyolojik, dinsel bir çok nedeni olan bir olgu aslında Arabistan'da kadınların yaşadıkları. Ayrıca çok rahatsız olsalar bugüne kadar bazı hakları uğraşarak direnerek kazanabilirlerdi belki diye düşünüyorum. Kadınların aslında azımsanmayacak bir güce sahip olduğunu düşünenlerdenim. Oysa Arabistan da kadınlar da sistemden aşağı yukarı memnun görünüyorlar.

Para bir çok konunun üstünü örtmede, yok saymada yardımcı oluyor insanlara. Kadınlarda oldukça işe yarıyor. Arabistan da Arap baharı olamamasının da en önemli sebebi bu bence. Para!!!
Kıpırdanmalar olduğu anda baştakiler para akışını hızlandırıveriyorlar. Böylece herkes hemen unutuyor hakmış, özgürlüklermiş...

Hep aklıma çocuklarına ilgisini ve sevgisini vermek yerine parayla ve hediyelerle sevgilerini satın almaya çalışan baba figürü geliyor. Arabistan, bence buna iyi örnek.

Durumdan memnun olmayan aktivist kadınlar son dönemlerde oldukça dikkat çekiyorlar ancak sesleri hala cılız ve takip ettiğim kadarıyla en çok hemcinslerinden şikayetçiler. Destek görmeyi bırak köstek olan hemcinslerinden... Ne acı değil mi?

Geçenlerde anlatmıştım başıma gelen olayı. Peçe takmıyorum diye beni uyaran da, ters ters bakanda, hep kadınlardı ne yazık ki :(
Sonuç olarak para Araplarda ne olursa olsun ama harcamayı bilmiyorlar işin en acı yanı bu:
ve işte en son bir Suud prensin mezuniyetini Disneyland da 3 günde 19 milyon dolar harcayarak kutlamış.
(bknz: http://www.businessweek.com/videos/2013-06-03/saudi-prince-spends-19m-at-disneyland-paris)

Bir diğer haberde kadınlar ve çocukların kullanabileceği bir metro inşaatına başlanıyor olması. Riyad da artık kadınların daha özgür hareket etmeleri için 2019'da en geç bitirilmesi planlanan bu projeye göre bir çok farklı noktaya ulaşım imkanı sağlanabilecek ve kadın ve çocuklara ait vagonlar da bulunacakmış. Üstelik bu proje için "çöldeki mucize" denecek kadar görkemli bir inşaattan söz edilmekte. Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ın yüzünü değiştireceği söyleniyor.
riyadh railway.jpg

Kadınların araba kullanamamaları yüzünden erkeklere olan bağımlılıklarının azaltılması içinde olumlu bir gelişme olduğunu belirtmişler.
Construction of the Saudi Arabian capital's new metro system will begin next year. The King Abdullah Financial District station designed by Zaha Hadid Architects will be one of the most spectacular among 85 new stops.
Çok ilginç bir mantığa sahip şu Araplar. Önce yasaklarla aslında kolay olan hayatı zorlaştırıyorlar. Hem kendilerine hem kadınlara. Sonra büyük paralar harcayıp başka şekillerde yeni yollar bulup kolaylaştırmaya çabalıyorlar. Bazen sanki para harcamak için bahane yaratıyorlar gibi geliyor ve tabi ki gösteriş için...

4 Temmuz 2013 Perşembe

Sana Ne?

Dedim ki yeter geçen sefer çok yazdım çarşafla ilgili. Bu sefer yazmayacağım ama olmadı. çünkü dün akşam öyle bir şey oldu ki kendi kendime dedim bunun üzerine yazmasam olmaz…
Başımı genellikle kapatıyorum. Hele ki yalnızken hep kapalı oluyor çünkü daha rahat ediyorum bakışlar azalıyor en azından. Bazı alışveriş merkezleri var yabancıların fazla olduğu oralarda pek sorun olmuyor başım açık dolaşmak.
Dün akşam alışveriş yapmak için dışarı çıktık. Sevgilimin telefon servis sağlayıcısında işi uzun sürünce beni hemen yanındaki alışveriş merkezine bıraktı. Ben dolanırken o da işini halledip yanıma gelecekti. Ben geçen geldiğimde de bu sefer de yalnız pek dışarı çıkmıyorum. Alışveriş merkezinin içinde bazen ayrılıp, işlerimizi halledip tekrar buluşuyoruz ki yarım saat bile sürmüyor o da zaten.
İşte yine böyle bir durumda keyfim yerinde rahat rahat her şeye bakarak, inceleyerek dolaşıyordum bir mağazanın içinde. Etrafta kadınların daha çok olduğunu da belirtmek istiyorum bu arada. Mağazada Bulunan erkeklerde çoğunlukla çalışanlar veya eşleriyle gelmiş tek tük suudlardan ibaretti. Başım kapalı ama her zaman ki gibi sadece örtüyü başıma atmışım öyle sıkı bir kapama değil yani formalite. Zaten yabancı kadınların çoğu bu şekilde örtüyor başını. Kadın ayakkabı reyonunda dolaşırken bir kadın yanıma geldi önce baktı uzun uzun. Zaten ben dolaşırken  kimseyle göz göze gelmemeye çalışıyorum. Çünkü o kadar çok bakıyorlar ki ben utanıyorum. Her neyse Uzun bakışın ardından Arapça bir şeyler söyledi bana. Bende yanımdaki kadına döndüm baktım.
Kadın ellerinde siyah eldivenleri olan, gözlerini açık bırakan iki parmaklık aralığı bile siyah tülle örtmüş, bir Suud kadınıydı. (en azından ben öyle tahmin ettim). Benimle konuştuğunu anlayınca Arapça bilmediğimi söyledim İngilizce. Sonra Arapça bir şeyler söyledi tekrar bu sefer el hareketleriyle. Oysa ki ben nasıl anlayabilirdim ki her yeri ama her bir noktası kapkara bir örtüyle kapalı bir kadın size dünyanın en açık diliyle konuşsa da anlaması çok zor!!
Benim yüzümdeki şaşkın ve anlamamış ifadeyi görünce muhtemelen en iyi bildiği İngilizce kelimeyi söyledi. “head scarf” yani başörtüsü. Ama asıl demek istediği şeyin “veil”  yani peçe demek olduğunu arkasından elleriyle kendi peçesini indirip tekrar kaldırarak anlattı. Sonuna da “please” diye ekledi.
Ben önce aman Allahım şaka mı bu diye düşünürken o dakikaya kadar bir şey söylememiş olduğumu fark ettim. O kadar şaşırdım ki… Susup kadını seyrediyorum.
İki kere daha el hareketleriyle gösterdikten sonra, son bir defa “please” diyerek performansını tamamladı. Ben benim peçem yok tarzı bir şey söylemeye çalıştım ama cümlemi bitirmeden ellerimi başımdaki örtüye götürdüm refleks olarak. Ve arkamı dönüp, yavaşça uzaklaştım. Şok içinde.
Arkamı dönmemle büyük bir sinir ve hayal kırıklığı başımdan aşağı boşaldı. Sinirliydim, kadından çok kendime. Şaşkınlığıma. Niye hiçbir şey söyleyemedim diye. “Takmak zorunda değilim. Zaten her yerim kapalı sizi ilgilendirmez. Başımı kapamam yeterli peçe takmak gibi bir zorunluluğum yok gibi bir sürü şey söyleyebilirdim”. Ve hiçbir şey söyleyemedim, salak gibi durdum ve kadının dediği şeyi anlayana kadar, bide kadına gülümsedim… aaahh ahh!!
Sonra sevgilimi mi arasam gelse bir an önce diye düşündüm. Çünkü ben tek başımaydım ya. Tehdit oluşturuyorum tabi. Yanımda er kişi olunca yanıma yaklaşamazdı oysa ki.

Hayır anlamadığım şu: erkeklerin kadınlara yaptıkları baskıların yanında bir kadının başka kadına yaptığı bu baskı nedir? Erkeklerinkini anlayabiliyorum. Kendi siyasal iktidarlarını kadınlara dayatmak için yaptıkları şeylerden biri sadece. Ama kadınların bu sisteme o kadar dahil olup birbirlerine daha büyük acılar yaşatmalarını aklım almıyor. Çünkü kadın değişirse toplum değişir. O kadın yetiştirir geleceğin yetişkin bireylerini, erkeklerini, zihin yapısı yavaş yavaş değişmeye başlar ancak bu şekilde. Ah be teyze keşke bıraksan sende kızını komşunu karışmasan, o da sana karışmasa, yüzü gözüküyor diye şikayet etmesen, namussuz damgası vurmasan, bizim seni anlamaya çalışmamız gibi sende kapanmak istemeyen kadınları anlamaya çalışsan. Ellerini, gözlerini bile erkek tahrik olacak diye kapatan, dahası yüzü açık bir kadının bile toplumda erkekleri baştan çıkarabilecek olduğunu düşünen insanlar, hatta kadınlar var ne yazık ki
L ne erkeklerine güveniyorlar ne kendi kız kardeşlerine, kızlarına…
Tutamadım kendimi yazarken ama söyleyemediklerimin acısını çıkardım en azından. Sevgilim geldi olayın üzerinden 5 dk geçmeden. Ona da anlattım olanları sinirle. İyi ki dedi bir şey söylememişsin. Neden dedim? Söylemeliydim…
“O kadın her şeyden önce Suud. Senin söylediğine ters bir şey söylese sinirlense polise, güvenliğe şikayet etse seni. Olayı yanlış anlatsa sana değil ona inanırlar.” Öyle deyince sevgilim, sustum. Bir şey söyleyemedim. Haklıydı. Neyse dedim bende bloğuma yazarım. Herkese anlatırım. J

Ne yapalım burası da böyle bir ülke. Hadi buralar vatan değil de bir yere kadar umursuyor insan. Peki ya Güzel ülkemde bu kafa yapısında olanlara ne demeli, ne yapmalı?...