Arabistan'da ev yok mu bu insanlar nerde yaşıyor? Diye sordum gelir gelmez. Dikkatimi
çekmişti çünkü dümdüz sapsarı uçsuz bucaksız kum yığınları ve ara ara yüksek
duvarlardan başka bir de uçak inebilecek kadar geniş yollardan başka bir şey
görememiştim.
Oben, Geçtiğimiz yüksek duvarlı ve devasa kapıları gösterip işte bunlar
insanların yaşadığı evler diye gösterince anladım ki aslında herkes duvarların
arkasında yaşıyor burada. Binaların pencereleri yok veya balkonları… Büyük bir
gizlilik ve özel hayat var burada. Şu an kaldığımız yer bir nevi rezidans gibi
bir yer. Burada duvarlar arkasında değiliz gayet normal bir girişi var binanın,
yalnız, odaya girince fark ediyorsunuz ki; pencereler tavana yakın şekilde
konumlandırılmış ki, kimse dışarı veya içeri bakamasın. 2 metre yüksekliğe
pencere niye yaparsın? Sadece gün ışığı girebilsin diye :/ bize saçma gelen
onların normali aslında…Ve burası modern anlamda tasarlanmış daha çok yabancıların
tercih ettiği bir rezidans. Bunu nereden anladın bakalım derseniz: Hemen
söyleyeyim; Normalde otellerde arapların malum 1’den fazla karısı olduğu için
bir tane “master bedroom” yani ana yatak odası yapıp, sadece bu odaya çıkışı
bulunan birkaç tane oda yapıyorlarmış. Böylece adam hangi karısının odasına girmek
isterse o kapıyı açıyor, kimin yanında kaldığını da diğer karılarına fark
ettirmeden istediği gibi özgürce dolaşabiliyormuş. Garibim kadınlarda çocuklarıyla
bu odalarda adam onun odasına gelsin diye bekliyorlarmış J… ooh valla ne ala memleket J
Bir diğer mimari ilginçlik de şu; ki bize çok yabancı gelmeyecektir,
camiler dışında pek bir mimari estetikten söz edemiyoruz. Gerçi bizde son
dönemde yapılan camilerde o da yok ya neyse… Gelirken Riyad’ın içinde inanılmaz
güzellikte bir cami gördük onun dışında henüz görmeye değer mimari eserlerle
karşılaşmadım. Ama Oben’in dediğine göre görülmeye değer birkaç yer varmış,
onları gördükçe yazarım artık.
Kaldırımların bazı yerlerde olmaması da bir diğer ilginçlik. Hava yılın
yarısından fazlasında dışarda yürümeye elverişli olmadığından tüm hayat buna
uygun şekilde tasarlanmış. Yolda kahve almak için durduğumuzda bile arabadan inmeden,
servis istasyonlarına yanaşıp sadece birkaç saniyeliğine arabanın camını açarak
kahvenizi almanız mümkün. Aynı şekilde bankamatiklerde yürüyerek değil arabayla
yanaşılacak ve inmeden para çekilecek şekilde dizayn edilmiş. Zaten burada
insanların genellikle arabayla alışveriş merkezlerine gitmeleri ve tekrar
arabayla kapalı garajlarına arabalarını koyup, klimalı evlerine gelmeleri şeklinde
geçiyor hayatları çoğu zaman. Bir de henüz deneyimlemesem de oldukça merak edip
gitmeye can attığım çölde çay ve piknik durumu var. Akşam hava kararınca gece
boyu sürüyor ve çöldeki serinliğin tadı çıkarılıyor. J Aklıma Teoman’ın Şebnem Ferahla yaptığı düet geliyor her
seferinde “Yazdan kalma bir günden yada Çölde çay filminden…” diye devam eden…
Merakla yazılarını takip ediyoruz.. Daha çok foto bekliyoruz
YanıtlaSilBanuxoxo
Banucum çok teşekkür ederim. Daha çok foto koyucam inş. çarşaflı yabancı bi kadının foto çekmesi brz dikkat çekiyo da :) oyüzden foto konusundan henüz fazla yol kat edemedim :/
Silbende sizi öperim. xoxo